Her arızada, her bakımda her onarımda aynı terane…
“Tedbirli olun!”
Tamam, biz tedbirli olalım da siz neden tedbirli değilsiniz?
Hizmet makamında çözüm mevkiinde oturanlar olarak öncelikle
tedbirli olması gereken siz değil misiniz?
Siz tedbirli olsaydınız bizim tedbirli olmamıza gerek kalır mıydı?
Bizim gibi yüksek kesimlerde oturan vatandaşlar her seferinde bu
sıkıntıyı yaşamak zorunda mı?
Hem de Bartın gibi sulaklığıyla ünlü bir yerde.
Sular ilahı veya muhteşem akan su…
Bartın ırmağına tarihte verilen isim bu.
Sular kentiyiz yani.
Dört bir yanımız sularla çevrili.
Yerin üstü su, altı su.
Barajlarımız, hatta göletlerimiz bile var.
Ama varlık içinde yokluk çekiyoruz.
Neden?
Çünkü en az 100 yıl ileriye dönük plan yapmasını bilmiyoruz.
Kaynak çok ama bulup da değerlendiremiyoruz.
Ve mevcut isale hatları çok eski.
Borular artık sünger gibi.
Delik deşik.
Patladıkça değiştiriliyor.
Bildiğiniz yamalı bohça.
Bir kısmı da asbest, yani sağlık için sakıncalı.
Ayrıca güzergâh güvenli değil.
Ne yapmak lazım?
Sil baştan yenilemek tabii ki.
Peki, neden yapılmıyor?
Park bahçe, yol kaldırım yapmak, konser, şenlik düzenlemek, havai
fişek atmak, Yalı’daki gibi hilkat garibesi binalar dikmek daha kolay
da ondan!
Bakın koltuğa oturduğunda önünde sadece bir yılı olan
Fırıncıoğlu’nun bile ilk işi hem de şehrin göbeğine sanki önceliğimiz,
acil ihtiyacımız buymuş gibi asfalt yapmak oldu.
Yani o da bugüne kadar yapılanı yaptı; Yol!
BİTMEYEN ÇİLE
Peki, sular kesildi, asfaltla banyo yapabilir miyiz, elimizi, yüzümüzü,
tuvalette kıçımızı ve de çamaşırımızı, bulaşığımızı yıkayabilir miyiz,
evimizi temizleyebilir miyiz, dişlerimizi fırçalayabilir miyiz?
Şimdi son yaşadığımız ve bu yazı yazılırken yüksek kesimlerde 5’inci
(beşinci) günde bile hâlâ zaman zaman yaşıyor olduğumuz su
sıkıntısını üç günlük başkana mı fatura edeceğiz?
Elbette hayır.
Ama tabii ki eleştirilerimizden o da payına düşeni alacak.
Bu sıkıntıyı imkânı (parası ve süresi) olduğu halde Ulupınar ve kavşak
suyu ile kanalizasyon hatlarını yenileme işine girmeyen Cemal
Akın’ın hanesine yazıyoruz.
Yahu insan üç dönem (14 sene) üst üste belediye başkanlığı yapar da
hadi bırak kanalizasyonu su hatlarından birini olsa yenilemez mi?
Artılarını da pek çok defa yazdığımız Cemal başkanın eksilerinden
biri budur.
Budur çünkü hem Ulupınar hem de kavşak suyu hattı beni değiştir
diye yıllardır bar-bar-bar bağırıyor.
Biz de bunu yaza-yaza-yaza bir hâl olduk.
Sayın başkan şimdi bu yazıyı okurken diyecektir ki “ben Muratbey
köyünden alternatif su getirdim”
Evet getirdi.
Hakkını teslim etmek lazım.
Ama yeterli mi?
Değil!
Bartın’ın nüfus ve bina artışı da göz önüne alınarak farklı istikametten
yeni bir kaynağa daha ihtiyacı var.
Ve bu göz ardı edildi.
Bir başka deyişle konserler, parklar, bahçeler, yollar, kaldırımlar ve
fuarlardan buna sıra gelmedi.
Fırıncıoğlu da bu yönetimin içindeydi.
Hem de başkan vekili olarak.
O koltuğa gökten zembille inmedi ki.
DİKİŞ TUTMUYOR
Önceliğimiz bunlar değil artık çok eskidiği için sık sık patlayan ve
dikiş tutmayan Ulupınar su isale hattını mutlaka sil baştan
yenilemeliyiz, altyapıya girmeliyiz dedi mi ki?
Hiç sanmıyorum!
O nedenle eğer dün olduğu gibi bugün de su sıkıntısı yaşıyorsak
bunda kendisinin de payı var.
Ayrıca madem şimdi mühür elinde ilk iş olarak asfalt yapmak da
nedir?
Bu hayat pahalılığında ekmek fabrikası yapsa, dar gelirliler büyük
şehirlerde olduğu gibi yarı fiyatına ekmek yese daha iyi değil miydi?
Asfaltı içemediğimiz gibi yiyemeyiz de.
Suyuna da banamayız.
Valla değerli okurlar bakın önümüzde yerel seçim var.
Ben yüksek kesim alçak kesim anlamam.
Bartın’ın su sorununu (ki böyle bir yerde böyle bir sorundan
bahsetmek-bahsettirmek ayıptır-yazıktır-günahtır) kim çözeceğim
derse, ilk işim mevcut hatları yenilemek olacak, işte projem de bu
derse sizi bilmem ama ben onu tercih edeceğim.
Çölde yaşamıyoruz.
Afrika’da değiliz.
Dağ başında da değiliz.
Üstelik ülkemizin en fazla yağış alan illerinden biriyiz.
Ben böyle bir yerde susuzluk yaşamayı kabul etmiyorum!
SORU ÖNERGESİ
Muratbey-Çayır köyleri arasında bulunan kaynaktan gelen alternatif
su, Ulupınar suyu kesilince neden şehrin tamamını kesintiden
korumuyor da yarısını koruyor?
Bunun sebebi bu kaynağın yeterrsiz olması mı, yoksa döşenen
boruların kapasitesi mi?
Bahçecik’te yapılan göletten faydalanabiliyor muyuz? Cevap hayır ise
neden? Evet ise bu nasıl bir fayda ki biz hissetmiyoruz?
Kirazlıköprü barajı taşkın koruma, enerji ve sulama amaçlı olarak
planlanmıştı. Barajdan sisteme kullanma suyu aktarılamaz mı?
Kozcağız barajından da aynı şekilde neden yararlanamıyoruz?
Boruları patladıkça değiştirmeye, halkı mağdur etmeye ne zamana
kadar devam edeceğiz?
BU DA MEKEÇ’İN SORULARI
Muhalefet ne derse ülke ve toplum yararına olsa bile iktidar hayır
diyor.
Müşterek menfaatlerde birleşme hak getire.
Sebebi politika.
En son emekli maaşları için verilen iyileştirme önerisi reddedildi.
Sonra Filistin önerisi aynı akıbete uğradı.
Kamuda işe alımlarda mülakatın kaldırılması için verilen öneriye de
hayır dediler.
Oysa seçimden önce iktidar bunun için söz vermişti.
Baksanıza faizi de yine artırdılar.
Ne dedilerse tam tersini yapıyorlar.
Kim sorabilir diye yazmıştım bir önceki yazıda.
Saadet Partisi İl Başkanı Mücahit Mekeç, reddedilen muhalefet
önerilerine Bartın Milletvekillerinin nasıl oy kullandıklarını bir basın
açıklaması ile sordu.
Bu sorunun cevabı gerçek anlamda ancak gerçek demokrasilerde
verilebilir.
Bırakın bizimkileri hangi vekil diyebilir ki; benim asıl görüşüm şu
ama liderim böyle istiyor, parti politikası böyle ne yapayım?
MUADİLİN MUADİLİ!
Babamın kullandığı Tomec isimli göz damlası aylardır bulunmuyor.
Daha önce muadilini (eşdeğerini) vermişlerdi.
Şimdi muadilini de yok dediler.
Muadilinin muadilini verin o zaman dedim.
Güldüler, ağlanacak durumumuza acı acı…
Vatandaş mağdur, eczacılar çaresiz.
Pek çok ilaçta var bu sıkıntı.
Eskiden ilaç için kuyruk olurdu.
Kuyruklar bitti, yokluklar başladı.
Bakalım daha neler göreceğiz!