MÜSTAHAK BİZE!

Kilogramı 170-200 liradan kim alıp da incir yiyebilir?

Kirazın fiyatı şu sıralar 50-75 lira.

Bamya 100 lira.

Fasulye de 100 lirayı görenlerden.

210 gram ekmek (bir lokmacık) 7,5 lira.

80 gram simit de aynı fiyat, o da 7,5 lira.

Hani neredesiniz şimdi çay simit hesabı yapanlar?

Kıyma-et 300-350 lirada zor duruyor, ha arttı ha artacak.

Süt, yoğurt, peynir, zeytin, yumurta aldı başını gitti.

Hadi bu şartlarda sağlıklı, düzenli, dengeli, kaliteli beslenin de göreyim sizi!

Şimdi söyleyin bakalım bu piyasa,  bu uçuk fiyatlar fakirlere mi hitap ediyor, zenginlere mi?

Fakirler yiyemesin sadece zenginler mi yesin?

Bu mudur yani?

Temmuz ayı enflasyonu 9.49, yıllık enflasyon şimdilik 50’lerde.

O da Tüik’e göre.

Dar gelirlilerin hissettiği enflasyon yüzde 100-150, belki de 200.

İstanbul’da tanıdığım bir avukat geçenlerde saç sakal tıraşı için berbere 250 lira ödediğini söyleyerek “bu ne be ya, bir daha gitmem” dedi.

ÖTV artışlarıyla benzin ve motorine büyük bir zam daha geldi.

Seçimin ardından motorine gelen zam oranı yüzde 71'i aşarken benzine de yüzde 69'un üzerinde zam yapıldı.

Bu yıl Motorlu Taşıtlar Vergisini ödeyenler bir kez daha ödeyecek.

NASIL, İYİ Mİ BÖYLE?

 Haziran ayı başında yapılan yüzde 43 zammın ardından çaya bir zam daha geldi.

Çaykur, kuru çay fiyatına yüzde 9,5 zam yaptı.

Hangi birini yazalım?

Çoğu da dövize bağlı olduğundan iğneden ipliğe her an her şeye zam geliyor.

Bakınız dolar 30’lara dayandı.

Euro’yu hiç sormayın zaten.

Politika faizi fırladı.

Aylık mevduat faizi yüzde 30-35’lerde.

Hani “faiz sebep, enflasyon sonuçtu” desek ne, demesek ne!

Kimi kime şikâyet edeceğiz ki?!

İşte seçimde bol keseden yapılan harcamaların, vaatlerin faturası da halka çıktı.

Son yapılan zamlarla vergi yükü yüzde 71,5 daha arttı.

İlk 6 ayda vatandaşlardan alınan KDV, ÖTV ve diğer “dolaylı” vergilerin tutarı 1 trilyon liranın üzerinde.

2’nci 6 ayda bu alandan yaklaşık 1,8 trilyon lira gelir bekleniyor.

Başka ne bekleniyordu ki?

Bu rakamların hiç birisi şaşırtıcı değil.

Saç sakal tıraşı 500 lira, incir 1000 lira, benzin, çay, ekmek, bamya, fasulye vesaire bilmem kaç lira olmazsa hatırım kalır.

Önümüzü görebiliyor muyuz?

Çok daha fazlasıyla karşılaşmayacağımız ne malum?

The Economist’in araştırmasına göre en yaşanabilir şehirler içinde İstanbul sadece son sıradaki Kiev’i geçebilmiş.

Orada 1,5 yıldır savaş var.

Bizde ne var?

Daha her geçen gün artan ev sahibi-kiracı olaylarını söylemedim.

Doğalgazda kış faturalarını öderken eliniz çok yanmaz, elektriğe de çarpılmazsınız umarım.

Nasıl böyle muhterem cemaati müslimin iyi mi?

NE KADAR YOL O KADAR VİZYON!

 Geçen ay yazdığım “Yeter ki ezan susmasın” başlıklı yazının “Halka ucuz ekmek yedirin” bölümünde Bartın Belediye Başkanı Hüseyin Fahri Fırıncıoğlu’na süresinin azaldığını hatırlatarak ortaya bir eser koy çağrısı yapmıştım.

Ara dönem başkanı Sayın Fırıncıoğlu bu çağrıma asfalt yol ile yanıt verdi.

Belediye Başkanları genelde hep görüntüye çalışırlar, şehre makyaj yapmayı çok severler.

Ve yine genelde bir önceki başkanın yaptığını (yeni bile olsa) mutlaka bozarlar.

Buna da vizyon derler.

Başkası da çıkar der ki “vizyona bak, hizaya gel!”

Aşamadık gitti şu “kasaba politikası” kafasını!

İhtiyaçları da bir türlü öncelik sırasına göre belirlemeyi ve yapmayı öğrenemedik.

Şehir içine yapılan bu asfalt yol acil ihtiyaç mıydı?

Yola harcayacağımız onca parayla ekmek fabrikası yapsaydık da dar gelirlilere bu hayat pahalılığında ucuz ekmek yedirseydik daha iyi değil miydi?

Neden pek çok belediyede halk ekmek var da bizde yok?

YAPIL(A)MAYANI YAP!

 Veya altyapıya girseydik.

İçme-kullanma suyu, kanalizasyon ve yağmur suyu hatları dökülüyor.

Yamalı bohçaya döndü hepsi.

Ayrıca su hatlarından asbesti tamamen söküp atamadık.

Yani hem sağlıksız hem güvensiz!

Yolun altı aynı, her yağışta başımıza iş açan mazgallar ve yağmur suyu hatlarında iyileştirme-geliştirme yok.

Üstü iyi görünsün yeter!

İyi ama ya SİT alanı?

Yapılan iş tarihi dokuya uygun mu, uyumlu mu?

Bu asfalt işi SİT alanı içinde bana biraz sırıttı gibi geldi sanki!

Tarihi Kentler Birliği Üyesi bir belediyenin bu konularda daha hassas olması gerekir diye düşünüyorum.

Bazıları sadece ve sadece Cemal Akın’a inat seni pohpohluyor gibime geliyor.

Gaza gelme mahallemizin çocuğu!

Yalnızca eleştiri sana yol gösterebilir.

Bu lafımı da unutma!

Bırak amirle memurla uğraşmayı.

İşine bak.

Eser kazandırmaya bak.

Az zamanda çok iş yapman lazım.

Yolu herkes yapar.

Sen yapıl(a)mayanı yap!

Vizyonunuzu ya da vizyolunuzu genişletirken eleştirileri dikkate alın sayın Fırıncıoğlu!

Bu hem sizin hem halkın hem de Bartın’ın yararına olur!

MIZRAK

 Ocak ayı enflasyonu binde 3 çıkınca gözlerimiz fal taşı gibi açılmıştı.

Sonraki aylarda 1-3 arasında gidip geldi bizim Tüik ayarlı enflasyon.

Emekli maaş zamlarını böylece düşük tarafından halletmiş olduk.

Böyle Tüik her hükümetin başına!

Sıka sıka temmuza kadar getirdi bizi.

Ama o da ne?

Bir de ne görelim; Tamı tamına 9.49!

Temmuz enflasyonunu böyle açıkladılar.

00,3’lerden 9.49’lara.

Epey ilerleme var, bravo!

Neden böyle oldu derseniz?

Neden olacak?

Mızrak çuvala sığmıyor artık.

Makyajlı rakamlar sırıtıyor.

Bunlara yandaşların ve candaşların dışında kimse inanmıyordu zaten.

Gerçek rakamları değil de iktidarın hoşuna gidecek rakamları ver, iyi de nereye kadar…

9.49 ne kadar gerçekçi, o da tartışılır!

Bu da ayrı konu!

BETON BAHÇESİ

 Bartın’ın akciğeri.

Yılların fidanlığı…

Bir parçası Adliyeye gitti.

Şimdi de kalan parçaları Millet bahçesi adı altında betonlaştırılıyor.

Yahu burası zaten bahçeydi.

Ve zaten milletindi.

Tarım Müdürlüğü burada fidan meyve yetiştirip millete veriyordu.

Siz şimdi kalktınız milletin bahçesini millete betonlayıp veriyorsunuz, öyle mi?

Ne kadar beton meraklısısınız!

Ne kadar müteahhit, inşaat firması sevicisisiniz!

Yalı’yı belediye halletti, burayı da siz hallediyorsunuz!

Helal olsun size!

MUADİLİNİ VERELİM!

 Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz.

Her gün her şeye zam geliyor.

Esnaflar bugün ellerinde biten malı yarın aynı fiyattan yerine koyamıyor.

Mesele ilaç olunca daha kötü.

Sağlık bu.

Şakası yok.

Eczacıların doktor reçetesinde yazan ilaçları vermekte her geçen gün daha çok zorlandıklarını biliyoruz, görüyoruz, yaşıyoruz.

Dövizdeki artış ve ilaç kur fiyatının sabitlenmesi, pek çok ithal firmanın Türkiye'ye ilaç vermek istememesi, hammaddede dışa bağımlı olmamız, ilaç fiyat kararnamesi gibi pek çok etken ilaçların piyasada bulunamamasının nedenleri arasında gösteriliyor.

Depolarda eczanelerin bütün ihtiyacını karşılayacak miktarda ilaç kalmadı.

Ağrı kesici ve ateş düşürücülerden, kanser gibi hayati önem taşıyan hastalıklarla daha pek çok hastalığın ilaçları bulunamıyor.

Hastalar, hasta yakınları, eczane eczane gezmek zorunda kalıyor.

Bulunmayan ilaçların yerine eş değeri-muadili veriliyor.

Babam için Tomec göz damlasını bulamadım mesela.

Kime sorduysam yok dedi.

Onun yerine eş değerini almak zorunda kaldım.

İlaç firmalarının yapılan zamları yetersiz bulduğunu ya üretimi durdurduklarını ya da fiyatta anlaşamadıkları için piyasaya ilaç vermediklerini öğrendim.

Soralım bakalım iktidar mensuplarına;

Aslı bittiğine göre eş değerinin bitmeyeceği ne malum?

O bitince ne olacak?

Buna verilecek bir cevabınız var mı yoksa o duruma gelince bakarız mı diyorsunuz?

Ülkeyi pek güzel yönetiyorsunuz!

Aferin size!

GÜRCÜLER KADAR OLAMADIK

 Rusya'nın Soçi kentinden hareket eden kruvaziyer, Gürcistan'ın Batum kentindeki limanda protesto gösterisi ile karşılandı..

Polis tarafından güvenlik önlemi alınan ve barikatların kurulduğu limanda toplanan göstericiler, "Rusya işgalcidir" ve "Buradan gidin" sloganları attı.

Ana muhalefet partisi Birleşik Ulusal Hareketi ile diğer bazı muhalefet partilerinin temsilcileri ve destekçilerinin de katıldığı gösteride, Rusya karşıtı sloganlar atıldı.

Rus kadın, videoda kendisine "Siz işgalcisiniz, sizi burada istemiyoruz" diyen Gürcüye "hayır siz bizim birliğimizin parçasısınız, biz kardeşiz" cevabı veriyor. 

Gürcü karşı çıkıyor, bunu kabul etmiyor, Rusları istemediklerini yineliyor. 

Bu olay 31 Temmuzda oldu.

2 Ağustosta Rus gemisi Amasra’ya bilmem kaçıncı ziyaretini yaptı.

Ruslar Amasra’da davul zurna ve köçek eşliğinde oyun havalarıyla karşılandı.

Köçekleri görünce içlerinden kim bilir ne demişlerdir?

Made in Rus yapımı bir yığın hadise varken, Ukrayna yanarken, Rusların sabıkası bu kadar kabarıkken bu olmamalıydı.

Şahsen ben utandım.

Ruslar işgalci, barbar, vahşi yüzlerini Afganistan, Gürcistan ve Çeçenistan’dan sonra Ukrayna’da bir kez daha gösterdiler.

Ukrayna 1,5 yıldır Rus zulmü altında büyük eziyet çekiyor.

Bunu herkes gördü de bir tek biz göremedik.

Gürcüler kadar olamadık.

Ekonomimiz bozuk, 70 sente bile muhtaç durumdayız biliyoruz ama bu kadar da düşmemeliyiz!

Para her şey değildir!

İnsanlığımıza yazık!

SEBEP SONUÇ

 Ukrayna’da Amerikan doları savaştan önce 29 Grivna.

Şimdi 39 Grivna.

Bizde 1,5 yıl önce dolar 8 Lira.

Şimdi 26 Lira.

Ukrayna 24 Şubat 2022’den bu yana savaşta, bazı şehirleri işgal altında, pek çok şehri de roketlerle, füzelerle, bombalarla tarumar vaziyette.

Ama buna rağmen doları dizginleyebilmişler.

Savaştaki Ukrayna’da bazı ürünler dışında pek çok ürün (akaryakıt dahil) bizden ucuz.

Demek ki orada ilim var, bilim var, liyakat var.

Bizde ne var?

Nas var!

Enflasyonu faizden bilmek var!

Sonuç?

Zaten görüyorsunuz, her şey meydanda.

Bir şey dememe gerek var mı?