GİDERİN BU HAKSIZLIĞI!!!

    Kirası 1000 lira olan dairenin yüzde 25’lik zammı 250 lira ediyor.

Kirası 5000 lira olan dairenin yüzde 25’lik zammı ise 1250 lira.

Mesela geçen sene bu zamanlar Bartın merkezde 6000 liraya zor ev bulan gazeteci arkadaşımız Turhan Öztürk bu yıl yüzde 25’ten en fazla 1500 lira kira artışı yapacak.

Ya 10.000 liralık daireler?

Onlar da yüzde 25’den 2500 lira artış görecek ve 12.500 liraya çıkacak.

Hoppalaaaa!!

Ne şimdi bu?

Alın size zengini daha zengin, fakiri daha fakir etmenin bir başka yöntemi!

Kur korumalı da olduğu gibi.

Para parayı çekiyor yani!

ALTI KAVAL ÜSTÜ ŞİŞHANE

Kiracılı konutlarda yüzde 25 artış sınırı 11 Haziran 2022’de başladı.

Aralık 2021’de doların 12 liradan 18 liraya fırlaması ile birlikte ekonomide bozulan denge 2022 ortalarına doğru daha da belirginleşti.

Her şeyin zam üstüne zam görmesi üzerine ev sahipleri de kira gelirlerini piyasa koşullarına göre yeniden düzenlemek durumunda kaldı.

Kira artışları da çarşı, pazar, market fiyatlarıyla yarışır hale gelince piyasaya müdahale edemeyen iktidar şaaaak diye ev sahiplerine müdahale etti.

Etti etmesine de yanlış etti.

Haziran 2022’ye kadar kiracısından 800-900-1000 lira alan ev sahipleri kirayı artırmaya kalkınca kiracı yüzde 25’i geçemezsin dedi.

1000 liranın yüzde 25’i 250 lira yapar.

1250 lira da bu enflasyonist ortamda 125 lira eder.

Bu arada evi boş olanlar yeni kiracılara 3 binden başlayıp 10 bin liraya kadar giden fiyatlar çektiler.

Bartın’da bu rakamlara ev kiralayanlar oldu.

Bu da ortaya iki farklı kira tablosu çıkardı.

Bir tarafta bugün itibarıyla en fazla 1000 lira 1250 lira 1500 lira alabilen ev sahipleri diğer tarafta 3 bin liraya 5 bin liraya 10 bin liraya para demeyen ev sahipleri.

BÜTÜN EVLER 5-10 BİN DEĞİL Kİ

Bir önceki yazımı bitirirken “Adliyelere ev sahibi kiracı davaları yağıyor. İktidar temmuzda sona erecek olan bu haksız, adaletsiz, hayatın doğal akışına aykırı düzenlemeyi devam ettirirse hiç kuşku yok ki olaylar daha da artacaktır. Beni dedi dersiniz!” demiştim.

Ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç düzenlemeyi uzattıklarını açıkladı.

Kiracılı konutlarda ev sahipleri bir yıl daha yüzde 25’e talim edecek.

Hükümet adamları bütün evlerin kiralarını fahiş sanıyor, 5 bin lira 10 bin lira olarak biliyor herhalde.

Hadi onlar bilemiyorlar diyelim.

Yahu yanlarında bir sürü danışman var, müşavir var, bürokrat var.

Bu arkadaşların da mı haberi yok dünyadan.

Ev sahibi artış yapamadığı için hala 900 liraya, bin liraya oturan kiracılar var.

Bin lira alan ev sahibinin alacağı yüzde 25 ile 5 bin lira, 10 bin lira alan ev sahibinin alacağı yüzde 25 bir mi?

Boş evi, dolu veya boş dükkânı istediğin fiyata ver, kiracılı evi yüzde 25’den fazla artırama!

İş mi bu?

DÜZENLEMEYİ DÜZENLEMEK LAZIM

Sayın Tunç yaptığınız düzenleme haksız, adaletsiz ve ev sahiplerinin neredeyse yarısını ezen, yok sayan, hiçe sayan bir düzenleme!

Kiracıyı koruyacağım derken ev sahibine zarar veriyorsunuz.

Yaptığınız düzenleme sadece kirada oturan kiracıyla ev sahibini bağlıyor, yeni ev kiralayana rakamlar serbest ayrıca.

Nerden baksanız tutarsız.

Adliyeler kiracı davalarıyla dolup taşıyor.

Bir düzenleme bu kadar mı dengesiz olur!

Düzenlemenin düzenlemeye ihtiyacı var!

Sayın Tunç eylülden itibaren mahkemeden önce arabulucuya gidileceğini söylüyor.

İyi de arabulucu arayı nasıl bulacak?

Bartın’da ortalama kira bu, piyasa koşulları da bu, 1000 liraya ev yok, bu en az 2000-2500 veya 3000 lira olacak diyebilir mi sayın arabulucu?

Dese ne olacak?

Kötü niyetli bir kiracı olsam yüzde 25 var derim, çıkarım işin içinden!

Bu haksızlığı, eşitsizliği giderin Sayın Adalet Bakanı Yılmaz Bey.

Soruyu bir de şöyle soralım ki iyice anlaşılsın;

Ev sahibi yüzde 25’e göre, kirası 2 bin lira olan evden 500, 3 bin lira olan evden 750 lira, 4 bin lira olan evden bin lira, 5 bin lira olan evden bin 250 lira, 6 bin lira olan bin 500 lira, 10 bin lira olan evden 2 bin 500 lira alabilirken, kirası sadece bin lira olan evin payına sadece 250 lira düşmesi adalet midir Sayın Adalet Bakanı??

Adaleti sağlayın!

Bekliyoruz!

ANLAŞILINCAYA KADAR…

Ev sahibi kiracı kavgalarına, kira cinayetlerine, bu yüzden yaşanan darp olaylarına, kira davalarında yaşanan yığılmaya dikkat çeken “Al sana yüzde 25” başlıklı yazımda lafın tamamını söylemeyip okurun anlayışına bırakmakla iyi yapmadığımı hissettim.

Hükümet adamları da dahil bazı kişiler “ne olacak canım kiralar zaten 5 bin lira, 10 bin lira. Yüzde 25 zam epey bir artış sağlıyor” düşüncesiyle meramımı anlamamış olabilirler.

O nedenle bu yazıyla konuya herkesin daha iyi anlayabileceği türden açıklık getirmek istedim.

Eğer hala da anlamayan olursa bir yazı daha, sonra bir yazı daha, daha sonra bir yazı daha, daha, daha, daha, daha yazarım.

Ne olacak canım, benzin, mazot yakmıyorum ya...

Hiç yüksünmem valla!

Benim işim bu!

BELEDİYELER BELİRLESİN

Bu arada tekrar hatırlatayım.

Daha önce de yazmıştım.

Kiraya sınır mı koymak istiyorsunuz kardeşim, bu öyle Ankara’dan oturduğunuz yerden doğru olmaz!

Bu işi verin belediyelere, semtine göre, katına göre, metrekaresine göre, bina yaşına göre, deprem testine göre, şehrine göre meclisler belirlesin.

Veya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yapsın bu tespiti.

Ama öyle kafadan laaannkk diye attım bir rakam dedim yüzde 25 oldu da bitti maşallah öyle olmuyor işte.

Uymuyor.

Ya dar geliyor ya bol.

Veyahut illa da ben yapacağım derseniz ki o kafada olduğunuz anlaşılıyor, o zaman şu rakamlar arasının yüzdesi bu, bu rakamlar arasının yüzdesi şu dersin yine olur.

Bu devletten bir sürü kişi maaş alıyor.

Bu kadarcık şey kimsenin aklına gelmiyor mu?

Ya da işine mi gelmiyor?

Bütün aklımı size mi vereyim be kardeşim?

SÖYLEMEZSEM OLMAZ!

Bazı arkadaşlarım, gazeteci büyüklerim, hatta avukat dostlarım bile “memlekette demokrasi mi var, basın özgürlüğü mü var, fikir ve düşünce özgürlüğü mü var, boş ver, böyle konulara girip de başını ağrıtma, çiçek, böcek yaz, havadan sudan yaz” diyorlar.

Din afyon haline gelmiş, camileri, diyaneti kapatacaklar, başörtüsünü atacaklar yalanlarıyla insanları korkuttular, yazmayayım mı?

1 Bulgar levası 14 lirayı aşmış, 1 Gürcü larisi 10 lirayı bulmuş, Okyanus'taki küçücük ada ülkesi Tonga’nın, Fiji’nin parası bile bizim 10 kat üstümüze çıkmış, paramız pul olmuş, yazmayayım mı?

Dolar, Euro, altın uçuyor, bunlarla birlikte fiyatlar da uçuyor, yazmayayım mı?

Nas, nas diye bas bas bağırdılar faizi indirdiler, şimdi çıkarıyorlar, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diye sormayayım mı?

Faiz faiz, faiz de faiz diyordunuz ama merkez bankası ay-ay, 50-50, 100-100 indirdiği politika faizini bir günde bir anda 650 baz puanla yüzde 15 artırdı. Bankalar mevduata yüzde 40’lara 50’lere kadar faiz vermeye başladı. Eeee... Ne anladım bu işten ben demeyeyim mi?

Kirayı 5 bin alana da yüzde 25, 10 bin alana da yüzde 25, 15 bin alana da yüzde 25, 20 bin alana da yüzde 25, bin lira alana da yüzde 25, sekizyüz, dokuzyüz alana da yüzde 25 artış uygun görüyorlar! Bu haksızlığı, bu eşitsizliği yazmayayım mı?

Kimse çıkıp da yahu şunu kademeli yapalım, şu kadar kira alana bu kadar, bu kadar kira alana şu kadar diye bir tarife belirleyelim demiyor! Bu iş bilmezliği yazmayayım mı?

Kiracılı konutlara getirilen yüzde 25 şartını, boş binalara, işyerlerine ve çarşıya, pazara, markete, ete, süte neden getirmiyorsunuz diye sormamayım mı?

BENİM İŞİM BU!

Asgari ücret 11 bin 400 lira oldu, çarşıda, pazarda, marketlerde etiketler hemen değişti! Para cebe girmeden erimeye başladı bile! Bunu yazmayayım mı?

Ne olacak bu ekonominin hali, fiyatların önü neden alınamıyor, demeyeyim mi?

Kişi başına milli gelir 2023’de 25 bin dolar olacaktı, hani nerede bu para diye sormayayım mı?

Bu şartlarda emekli maaşları da artacak ama artsa ne olur artmasa ne olur! Demeyeyim mi?

Ömertepesi mevkiinde üzerine çok amaçlı spor salonu yapılan sahanın yerine söz verilen yeni saha yılan hikâyesine döndü. Biri fore kazık diyor, diğeri ödenek diyor. Başka birisi başka bir şey söylüyor. Hani verdiğiniz sözler, nerede bu saha diye sormayayım mı?

Kapalı mekânlarda sigara yasağı var ama bu yasağı delen delene, neden doğru dürüst denetim yapılmıyor, yaptırım uygulanmıyor diye sormayayım mı?

Şehirde ana caddelerde bile bangır bangır disko arabalar dolaşıyor, motosikletler, skoterler tehlike saçıyor, polis bunu neden görmüyor da gerekeni yapmıyor, yapamıyor demeyeyim mi?

Altyapılar-üstyapılar neden en kuvvetli yağışa göre yapılmıyor, her yağmurda, karda büyük zararlar görmek zorunda mıyız diye yazmayayım mı?

Memleket mülteci, sığınmacı, göçmen, kaçak köçek akınına uğradı, bu gidişle kendi vatanımızda azınlıkta mı kalacağız diye sormayayım mı?

Kök maaşı 3 bin, 4 bin, 5 bin, 6 bin olup da 7 bin 500 lira alanlar temmuzda enflasyon zammını 7 bin 500’ün üzerine değil de kök maaşlarının üzerine sayacaklar! Bu haksızlığı yazmayayım mı?

Kur korumalı mevduat için, geçmediğimiz köprülerin, yolların, tünellerin müşteri garantili sözleşmeleri için hazineden yani bizim cebimizden çıkan paranın haddi hesabı yok! Buna sessiz mi kalayım?

Valla saymakla bitmez başımıza gelenler!

Liste çok uzun ama yerimiz dar.

Valla muhterem cemaati müslimin ben bunları söylemezsem, yazmazsam olmaz!

Ben gazeteciyim.

Yanlışa yanlış, doğruya doğru demekle mükellefim!

Benim işim bu!

EN BÜYÜK BAYRAM SAĞLIK

Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı, o bayramı, bu bayramı, şu bayramı derken ömürler geçip gidiyor.

Sağlığınız yerinde mi kardeşim, rahat nefes alıp verebiliyor musunuz, yemek yiyebiliyor, yediğiniz yemeği hazmedip zorlanmadan sindirebiliyor musunuz, ön takım, arka takım sağlam mı, eliniz ayağınız tutuyor mu, gözünüz görüyor, kulağınız işitiyor mu, kendi işinizi kendiniz görebiliyor, kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyor musunuz?

İşte en büyük zenginlik budur.

En büyük mutluluk budur!

En büyük bayram da budur!

Daha iyi koşullarda, refah ferah günlerde bayramlar geçirebileceğimiz günleri de görmek dileğiyle…