Bartın gibi çok küçük bir seçim çevresinde bile seçime tek başına girmeye cesaret edemeyen AKP-MHP ittifakı seçim kazanmak için vatandaşa etli pilav dağıtmakla, belediye kadrolarını şişirmekle, CHP adayının projelerinin benzerleriyle halkın karşısına çıkmakla kalmadı, halktan “bizi seçmezseniz hizmet gelmez” mesajıyla da oy istemeye başladı.
Diyorlar ki belediye iktidardan olmazsa bu projeler uygulanmaz!
Partizanlık dile gelse ve konuşsa bundan başka ne derdi ki?
Belediyeler arasında “sizdensin bizdensin” diye ayrımcılık yapılıyor, projelere destekler başkanın partisine göre veriliyor öyle mi?
Haksızlık, adaletsizlik, partizanlık başka türlü nasıl açık edilir ki.
Sisteminiz adilse belediyenin kimden olduğunun ne önemi var?
Değilse ve partizanca ise halkı cezalandırmış olmuyor musunuz?
Şu düşüncedeki sakatlığa bakın;
Belediye bizden olursa uyumlu, olmazsa uyumsuz!
Bütün belediyeler kentine, halkına hizmet için çalıştığına göre böyle bir ayrım yapmanın demokrasilerde izah edilebilir yanı olabilir mi?
Bizden olmayana yaşam hakkı yok!
Ayrıştır, kutuplaştır, böl, parçala, yönet!
Bunlar ucuz politikalar!
Bu zamana kadar yiyeceğimiz kadar yedik!
Artık pirim yapmaz, boşuna uğraşmayın!
HANGİ PARAYLA?
MHP-AKP adayı ortaya attığı projeleri, Ankara’da sanki çok para varmış gibi iktidar desteğiyle uygulayacağını söyleyerek kendisine avantaj sağlamaya çalışıyor, muhalefeti de bu işleri hangi parayla yapacaksınız diye küçümsüyor ya aslında bu soruyu asıl kendilerine sormak lazım.
Enflasyon, dolar, faizler, borçlar, geçim sıkıntısı, açlık, yoksulluk, işsizlik, icralar, iflaslar…
İktidar adayının bunlardan haberi yok galiba.
Ordan burdan para bulmak için “katilsiniz, darbecisiniz, şöylesiniz, böylesiniz” diye bağırdığımız ülkelere bile el uzatmaya mecbur kaldığımızı da duymadılar demek ki.
Hazinenin durumu, memleketin hali ortada!
Piyasada öyle çok yeni banknot var ki hepsi jilet gibi keskin ve gıcır-gıcır.
Eski paralar bankalarda ütülenmiyorsa eğer geriye bir tek şık kalıyor, demek ki “ha babam, de babam” para basılıyor.
Şayet öyleyse bu projeleri de basma parayla yapacaklar herhalde.
İyi de “bas-bas-bas” nereye kadar?
Enflasyonu artıran sebeplerden biri de bu olduğuna göre ve bu gidişle tünelin sonunun görülemeyeceğini bilmek için de ekonomist olmaya gerek olmadığına göre…
İttifak adayı söylemlerini gözden geçirse, “projelerimi iktidar olmadan da uygularım, geçmişte yaptım yine yaparım” diyen CHP adayı gibi belediyenin kaynaklarına yönelse iyi olur.
Birisinin kendisine “Güvendiği dağların karlı olduğunu” söylemesi gerekir!
Belediyecilik dükkân işletmeye benzemez sayın aday!
AKIN BİR ŞEY YAPMADI MI?
MHP-AKP adayının sırtını iktidara, seçim propagandasının temelini birliğin gücüne dayayıp “muhalefet hizmet getiremez” demesi aslında kendisinin bugünkü konumunda birinci derecede pay sahibi olan Cemal Akın’a “sen hiçbir şey yapmadın” demektir.
Akın 2009’da belediye başkanı olduğunda MHP ile AKP deyim yerindeyse kanlı bıçaklı idi.
Bu dönemi halkın beklentilerine cevap vermeden geçirmiş olsaydı 2014’te tekrar seçilmezdi.
AKP-MHP 2015’ten sonra ittifak yapmaya başladı ve Akın 2014-2019 arasında da ittifaka rağmen iktidardan şöyle özel destek aldım böyle güzel yardım aldım diye tek bir özel beyanat vermedi.
Hep belediyenin kendi imkânlarını öne çıkardı açıklamalarında.
2019-2023 arasındaki 4 yıllık dönemde de bu böyle devam etti.
Arkasında iktidar desteği olmayan Akın 14 yılda Bartın’a bir şey yapmadı mı?
Yapmadıysa 3 dönem üst üste nasıl seçim kazandı?
O nedenle proje uygulamak için işi bilmek, toplum ve kamu yararını gözeterek çalışmak, kaynakları verimli kullanmak yeterlidir.
Gerisi rahmetli Erbakan hocanın deyimiyle “fasa-fiso”dur!
15 YILDIR NEREDEYDİNİZ?
Siz böyle konuşursanız Rıza Yalçınkaya’ya ve diğer adaylara da size “15 yıldır neredeydiniz? Bu sorunları neden çözmediniz?” deme hakkı doğar.
MHP-AKP adayı 15 yıldır belediye yönetiminde.
Hem meclis üyesi, hem belediye başkan vekili olarak yapılan bütün işlere günahıyla sevabıyla ortak.
Bu sürenin yaklaşık 10 yılı, 2015’ten sonra birdenbire aniden "can ciğer kuzu sarması” olan MHP-AKP ittifakıyla geçti.
Belediyenin iktidarda olması avantaj madem bu avantajı neden görmedik?
Bugün ortaya döküp saçtığınız bilumum projeleri şimdiye kadar neden yapmadınız?
Elinizden tutan mı vardı?
SONUNDA BENİ DE FITIK ETTİLER
Şimdi ben memleketin haline, milletin ahvaline bu kadar kafa yoruyorum, dert küpüne dönüyorum ya illaki bir yerlerimden bir şeylerin patlaması gerekirdi.
Nitekim öyle de oldu.
Vücut önce tepkisini kronik lenfosit lösemi ile verdi.
Hemen ardından da kasık fıtığı kendisini gösterdi ki ülkemizin içinde bulunduğu şartlar, olup bitenleri görüp de bir şey yapamamak, yalanları dolanları hazmedip sindirememek fıtık olmak için yetiyor da artıyor zaten.
“Üst üste gelmeyen belaya bilmem ne yapayım” diye bir deyimimiz vardır bilirsiniz.
Bu veciz deyimle bir güzel selamladım hastalıklarımı, hem de ağız dolusu.
Ameliyatım oldu da bitti maşallah, kasık fıtığımı sağdan bir güzel def etti doktorum Hayri Kocabaş.
Eline sağlık.
Operasyon bir saat, narkozun etkisi 5 saat sürdü.
Darısı kendilerine verilen narkozun etkisinden yıllardır çıkamayıp içinde bulunduğumuz olumsuzlukları göremeyenlerin başına!
Bir gün onlar da uyanacaklar tabii!
Dua edelim de iş işten geçmemiş olsun!
TEŞEKKÜR
Yaşadığım sağlık sorunlarını duyup arayan soran, sosyal medyada yazan, özelden yazan, hastaneye ziyaretime gelen, telefon açan, moral ve destek veren herkese bir önceki yazımda teşekkür etmiştim.
Devamla;
Nekahat döneminde ev ziyareti yapıp ilgisini artırarak devam ettiren Enerji ve Tabii Kaynaklar eski bakanımız, eski milletvekilimiz Zeki Çakan’a, CHP Bartın Belediye Başkan adayı Rıza Yalçınkaya’ya ve Ziya Çelik’e,
Telefonla arayan İyi Parti Bartın Belediye Başkan adayı Atınç Günal’a, Ankara’dan arayan eski bakanımız ve milletvekilimiz Hasan Akyol’a, Isparta’dan arayan eski emniyet müdürümüz Zekai Serici’ye,
Bodrum’dan arayan Amasra eski Belediye Başkanı Emin Timur ve Ertuğrul Kara’ya,
Bartın gazetesi sahibi Esen Aliş ve eşi Tuğba Aliş’e, avukat Kamil Altan’a, İstanbul’dan arayan işadamı Refik Akmaz’a, Ankara’dan arayan Halil Altınçubuk’a, Faruk Papila’ya, sokakta karşılaştığımızda geçmiş olsun dileklerini ileten pek çok kişiye ve paylaşımlarından dolayı Eybey medya çalışanlarına teşekkür ederim.
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi!
Sağolun varolun!