Emekliye ve asgari ücretliye müjdeli haber başlıklarıyla her zam dönemi öncesi her gün zam yapıyorlar.
İnternet haber sitelerine açın bakın, yaklaşık bir aydır “şu kadar zam verildi, bu kadar artış yapıldı, az önce açıklandı, görülmemiş zam, 3 zam birden geliyor, emekli bayram yapacak, asgari ücretli çok sevinecek” türünden neler neler yazdılar.
Başlıkla içeriğin uzaktan yakından alakası yok.
Külliyen yalan.
Dezenformasyon işte.
Yanlış, çarpıtma bilgi.
Hem de dik alası!
Göz göre göre emeklilerin ve asgari ücretlilerin duygularıyla oynuyorlar.
Ama bu tür umut pompalayan, iyimser bir hava yaratıp insanları oyalayan haberler iktidarın da işine geldiği için sesini çıkarmıyor.
Kendisine yönelik sert bir eleştiri olursa bu dezenformasyon yasasını “yalan haber, halkı kin ve düşmanlığa tahrik, korku ve panik yaratmak” suçlamasıyla bakın nasıl hemen işletiyor.
İşte bunun son örneğini Arabistan’daki “süper kupa” olayında gördük.
Olup bitenler bu yasanın neden çıkarıldığını açık ve net bir şekilde ortaya koyuyor.
Amaç yalan haberle değil iktidara muhalefet edenlerle mücadele etmek!!!
ŞALGAM BİLE 30 LİRA!
Pazaryeri kış moduna girince fiyatlar uçtu.
10-15-20 liradan satılan ürünler bir anda 30-40-50 lira oldu.
Beğenmediğimiz, burun kıvırdığımız şalgam var ya onun bile kilogramı 25-30 lira.
İlimizin yerli ve milli yiyeceklerinden ıspıt pazara 100 liradan indi.
Şimdilerde 50 liradan alabiliyorsunuz.
Mübarek altın sanki!
10 liraya satılan tek şey patates soğan.
O da yakında fiyatını katlarsa şaşırmayız.
Marketlerin sebze meyve fiyatları pazardan daha yüksek.
Dar gelirlilerin hali harap.
Emekli maaşlarına yapılan temmuz zammından sonra çarşı, pazar, market fiyatları defalarca değişti.
Temmuzdan bu tarafa geçen 6 aylık sürede maaşlar bir kere zam görürken ve bazı emekliler kök maaşın kökünden dolayı hiç zam alamamışken etiketler en az 10 kere değişti.
İşte size alım gücünün fena halde düştüğünü gösteren çarpıcı bir fotoğraf.
En büyük kâğıt paramız 200 lira lira ile şu anda sadece 4 dolar alınabiliyor.
İki sene önce pazardan 100 liraya 200 liraya çıkabiliyordunuz şimdi 1000 liraya zor çıkıyorsunuz.
Millet pazara çıkamıyor siz uzaya çıkmaktan söz ediyorsunuz.
Yüzde 25’le ev sahibinin cebinden alıp kiracıya vermek kolay!
Çarşıya, pazara, markete de yapsaydınız bu dayılığı biz de görseydik ya!
TÜİK VE ASGARİ ÜCRET
Peki, fiyatlar uçuk vaziyetteyken istatistik kurumu nasıl oluyor da enflasyonu olduğundan daha az gösteriyor?
Muhteremler herhalde gıda fiyatlarını piyasaya göre oldukça ucuz olan TBMM lokantasından belirliyorlar.
Bakın şimdi asgari ücret 17 bin lira oldu ve bu artıştan sonra çarşı, pazar, market fiyatlarını düşünmek bile istemiyorum.
Etiketler kim bilir kaç kere değişecek.
Personel gideriniz bir hayli yükselmiş, siz olsanız ne yapardınız?
Tabii ki ürettiğiniz, sattığınız ürünlere zam yaparak durumu kurtarmaya çalışırdınız.
Daha önce de olduğu gibi yine olacak olan budur!
Bu da demek oluyor ki yapılan zammın gelişiyle gidişi bir olacak.
Aynı şey emekliler için de geçerli.
Olan her zaman ki gibi yine dar gelirlilere olacak.
Ekonomiyi düzelt(e)medikten sonra maaşlara yapılan zamların hiç bir kıymeti harbiyesi olmaz, olamaz!
Havanda su dövüyoruz!
Olan biten budur!
DÜN DÜNDÜR!
Ne dediysek hep tersi oluyor.
İsveç’in Nato üyeliğine şiddetle ve hiddetle karşıydık.
Özellikle terörle ilgili öne sürdüğümüz şartların yüzde 10’u bile yerine gelmediği halde görüyoruz ki tam yol tornistan yaptık.
Faizler kesinlikle ama mutlaka düşecek dedik, Nas var Nas dedik, bakıyoruz pik yaptı, tavan yaptı.
EYT’yi seçim kaybedeceğimizi bilsek asla yapmayacaktık.
İskandinav ülkeleri bile bu yüzden battı demiştik.
Onu da yaptık!
Mısır’a, İsrail’e, Birleşik Arap Emirliklerine, Suriye’ye, Ermenistan’a, Yunanistan’a demediğimizi bırakmadık, sonra hiçbir şey olmamış gibi yaptık, can ciğer kuzu sarması olduk.
Emeklilere verdiğimiz zam oranını üç beş gün sonra biraz daha artırdık.
Sadece çalışmayan emeklilere vereceğimizi söylediğimiz ikramiyeyi bir ay sonra çalışan emeklilere de verdik.
Böyle daha pek çok örnek var.
Bu politikaya dense dense rahmetli Süleyman Demirel’den miras bir söylemle “dün dündür, bugün bugündür” politikası denir.
Bu tablo sayın yüzde 52’nin eseridir.
Eserinizle gurur duyabilirsniz!
KANLIIRMAK CADDESİNİN ÇİLESİ
Takvim yaprakları 2020’nin Aralık ayını gösteriyordu.
Kanlıırmak caddesinde trafo patladı, muhtarın demesine göre yaklaşık 80 evin elektronik eşyası zarar gördü.
Geldik 2023’ün yazına.
Elektrik hatları Okulak mahallesine bağlı bu caddede yer altına alındı.
Halk yaz sıcağında toz içinde kaldı, haftalarca pencere açılamadı.
Hemen akabinde ırmak ıslah projesi başladı.
Kanlıırmak caddesine sıra sıra boydan boya “fore kazık” çakıldı.
Kazıklar çakılırken yer altına henüz indirilen elektrik kabloları patladı.
Bu caddeye aylarca ışık verilemedi.
Bu yüzden yeni bir ihale yapıldı.
Kablolar kaldırımın altından yolun ortasına alındı.
Paralar boşa gitti.
Bu paralar bizim paralarımızdı.
Çalışmalar sırasında yaşanan sarsıntı bazı evlerde “deprem” hissi yarattı.
Bitmedi…
Ağaçlar iş makinelerini engelliyor denilerek kesilmek istendi.
“Her nimetin bir külfeti olacak” düşüncesiyle yaşadıkları onca sıkıntıya sabreden vatandaşlar dayanamadı, sonunda isyan etti, sokağa çıkarak buna engel olmaya çalıştı.
Ve sonunda…
Yerin 20 metre altına kadar inilerek çakılan fore kazıklar sadece elekrik hatlarına değil doğal gaz hattına da dokundu.
Facianın eşiğinden dönüldü.
Okulak, Orduyeri ve Orta mahallenin bazı sokaklarını etkileyen bu olayda çok sayıda eve uzun süre gaz verilemedi.
Aylarca yolsuz, kaldırımsız ve de internetsiz kalan sokakları zindan gibi bu caddede insanlar yağmurlu havalarda da çamura bulandı.
Bu caddede yaşayanların başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir.
Kanlıırmak caddesi Kanlıırmak caddesi olalı böyle eziyet görmemiştir.
İşler karabalta yapılmasa…
Dikkatli olunsa…
Koordinasyon sağlansa…
Bütün bunlar olur muydu?
ALMANYA ÖRNEĞİ
Ülkemizin ve ilimizin başıboş köpek sorunu yıllardır çözüm bekliyor.
Bu sorunu çözen ülkeleri görünce, duyunca imreniyoruz.
Geçenlerde okuduğum bir yayında; “Almanya’da sokakta bir tane başıboş köpek göremezsiniz” diye yazıyordu
Hepsi barınaklardaymış.
Ve mutlaka kısırlaştırma yapılıyormuş.
Aklın yolu bir.
Ama gel de bunu bize anlat!!!!
ONLAR BU SORUNU ÇÖZMÜŞ
Sadece Almanya değil Belçika’dan da basında haber olan çok güzel örnekler var.
Avrupa Birliğinin Merkezi Belçika’da sokaklarda binde bir de olsa görülebilen tek tük başıboş köpek ya evden kaçmıştır ya sahibi terk etmiştir.
Başka bir olasılık olmazmış.
Bu köpekler de görüldüğü yerde hemen yakalanıp barınaklara bırakılırmış.
Burada 15 gün bekleme süresi içinde köpeklerdeki çiplerden sahibi araştırılırmış.
Bulunamazsa barınakta bakılır ve sahiplendirilmeye çalışılırmış.
Ve sadece çiplemeye değil kısırlaştırmaya da büyük önem verirlermiş.
Almanya ile Belçika böyleyse İngiltere, Fransa ve diğer pek çok Avrupa ülkesi de kesin böyledir.
Duydunuz mu zilin sesini sayın yetkililer?
Böyle güzel örnekleri oralardan alıp buralarda neden uygulamazsınız ki?
Zor bir şey mi bu???
BAŞIBOŞ KÖPEK-BAŞIBOŞ İNSAN
Esenyurt'ta oyun oynadığı site bahçesinde başıboş bir köpeğin saldırısına uğrayan İkra isimli küçük kız yaralandı. Kuduz olduğundan şüphelenilen köpeğin olayın ardından siteden kaçtığı öğrenildi.
İzmir'de sokak köpeklerinin saldırısında yaralanan avukat Selman Eke, İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne açtığı davada 15 bin lira manevi tazminat kazandı.
Başıboş köpeklerin sebep olduğu olaylar sürüsüne bereket, saymakla bitmiyor.
Memlekette bu kadar başıboş insan göremezsiniz ama ortalık başıboş köpekten geçilmiyor.
Başıboş köpeklerin yeri sokaklar değil barınaklardır.
Eğer bu sağlanamıyorsa belediyeler görevini yapmıyor demektir.
Yaklaşan seçimlerde bir kriterimiz de bu olmalı.
Bakalım hangi aday bu sorunu çözeceğim diyecek?