BİR PUL ÜZERİNDEN GAZETECİLİK DERSİ

Arif ÜÇLER

05-12-2022 18:01

Neptün füzesiyle Karadeniz’in dibini boylayan Moskova isimli kruvazörün komutanı Yılan Adasını savunan 13 Ukrayna askerine teslim ol çağrısı yaptığında henüz daha savaşın ilk günleriydi.

Askerlerin bu çağrıya cevabı “parmak işareti” oldu.

Mermileri bitinceye kadar çatıştılar ve sonunda mecburen teslim olmak zorunda kaldılar.

Ukraynalılar adayı ele geçiren ve başta Karadeniz kıyısındaki Odesa olmak üzere şehirlerine roket yağdıran bu gemiyi daha sonra batırmanın onur, gurur ve mutluluğunu yaşadı.

Sadece yaşamadılar, bir de bununla ilgili tarihe çok önemli bir belge sundular.

Ukrayna Posta İdaresi, 24 Şubat 2021’de Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla başlayan ve 9 ayı geride bırakan savaşın sembollerinden biri olan bu olayın pulunu yaptı.

Bu çok özel pul, kış soğuklarının başladığı bu günlerde elektriği ancak ikişer veya dörder saat dönüşümlü kullanabilen, ısınma sorunu olan, yarı aç yarı tok yatan, uykusuz günler geçiren, kelle koltukta yaşayan Ukraynalıların Rus barbarlığına nasıl karşı koyduklarını, şanlı direnişlerini, amansız vatan savunmalarını anlatıyor, Ukrayna Ukraynalılarındır diye haykırıyor.

BİR MİLYON BASILDI

 Üzerinde İngilizce ve Ukraynaca “Moskova savaş gemisi battı-bitti” yazısı ile geminin karşısında parmak işareti yapan bir Ukrayna askeri olan iki birleşik pulu Bartın Belediyesi Kitap Fuarı’nda “Tarihin tanığı pullar” başlıklı söyleşinin bitiminde Hacı Bulut’a hediye ettim.

Verirken de geçen nisan ayında bir milyon adet basılan ve Ukraynalıların saatlerce kuyrukta bekleyip aldıkları bu anlamlı pulun hikâyesini meslektaşımız Hacı’ya anlattım.

Değerli arkadaşımızın sahibi olduğu Manşet Gazetesi bu haberi verirken sağ olsun pul hediye ettiğim sırada çekilen fotoğrafı da kullanarak bu jestten de söz etmiş.

Ama tekmili birden bir cümle(cik); “Gazeteci Arif Üçler tarafından Bulut’a Ukrayna pulu hediye edildi”

UKRAYNA’NIN MİLLİ MÜCADELESİ

 Evet, söyleşinin başlığı gibi pullar tarihin tanığıdır.

Hediye ettiğim pul da Ukrayna’daki savaşın tanığı.

Ukraynalıların bağımsızlık ve özgürlük savaşını, milli mücadelesini yansıtan bir pul.

Ama arkadaşlarımız iki cümle fazla yazma zahmetine girerek buna değinme ihtiyacı hissetmemişler.

Bunun tek bir sebebi var;

Gazetecilikten uzaklaşmak!

Hacı sahnede pulu verirken kendisine anlattıklarımı haberi yazan arkadaşa anlatmamış.

Haberi yazan arkadaş da yahu şunu bir sorup soruşturayım da haber biraz zengin olsun dememiş.

Büyük anlamı olan bu pul gazeteci ilgisizliğinden dolayı sonuçta maalesef sanki basit ve sıradan bir pulmuş gibi, çiçek böcek puluymuş gibi bir muameleye maruz kaldı.

HEM YAZAR HEM OKUR OLMAK LAZIM

 Ben gazeteciyim ama aynı zamanda gazete okuruyum.

Her gün mutlaka bir ulusal gazete alırım.

Yerel gazeteleri de boş bırakmam, fırsat buldukça onları da takip ederim.

Gazeteleri reklamlarına, kayıp ve cenaze ilanlarına varıncaya kadar okurum.

Gazeteci okuru meraklandırmaz, merakını giderir.

Ben bir okur olarak bu haberi okuduğumda “neden özellikle Ukrayna pulu, ne özelliği var ki” diye düşünürüm.

Haberde en az bir iki cümle ile bunu görmek, bilgilenmek isterim.

Mesela bir cinayet haberinde ölenin de öldürenin de yaşını, medeni halini, mesleğini, cinayetin nedenini ve daha pek çok şeyi bilmek isterim.

Veya trafik kazasında ya da başka bir haberde…

Haberde ne kadar çok bilgi olursa, ayrıntı olursa, köşe yazısında ne kadar çok bilgi ve fikir olursa o kadar iyi, zengin ve dikkat çekici olur, okunur olur.

Empati yapıp kendini okurun yerine koyabilen, ben okur olsam haberden veya köşe yazısından ne beklerim diye düşünebilen, yazdığı yazıyı önce kendine beğendirebilen ve sadece yazan değil aynı zamanda okuyan, okuyabilen gazeteci olursak, olabilirsek sorun çözülmüş olur.

MEMUR ZİHNİYETİ

 Meseleyi Bartın özelinde ele alırsak; özellikle günlük gazetelerin kendilerini okutmak gibi bir dertleri olmadığı anlaşılıyor.

Sorun sadece haberi zenginleştirmekle ilgili değil.

Ve sadece bu pul olayı değil gazetecilikten uzaklaştığımızı gösteren.

Açın bakın, arkadaşlarımız Türkçe konusunda da zayıflar, ayrıca çok da ehli keyfler.

Haberi difrize koymak, bekletmek gibi garip bir huyları var.

Belediye Başkanı Cemal Akın’ın ölümden döndüğü trafik kazasını, yeni Valimizin basınla ilk buluşmasını dahi ertesi günkü sayılarında değil de bir sonraki gün verdiler.

Daha saydırmayın şimdi bana.

Hacı Bulut sahibi olduğu gazetede kendi haberini bile bir gün gecikmeli verebildi.

Bir de pazartesinin gazetesini cumadan yapıp hafta sonu yaşanan bütün olayları görmezden-duymazdan gelenler var ki bu da tam bir fecaat.

Pek çoklarında memur zihniyeti var.

Gazete çıksın da nasıl çıkarsa çıksın, saat 17.00 – 17.30 olsa da bir an önce gitsem düşüncesindeler.

Okuma alışkanlığı-kültürü zayıf-düşük olan bir toplumda gazeteciler insanları okumaya mı, okumamaya mı teşvik etmeli?

Gazeteciler haberim zengin olsun, düzgün olsun, okura daha çok bilgi vereyim, kendimi okutayım çabasında olmazsa gazeteye zaten soğuk olan insanlar daha da soğurlar ki bu da gazetelerin tirajlarından belli zaten!

ELEŞTİRİ BİTTİ

 Aslında gazetecilik biteli çok oldu.

Bazıları bu mesleği ayakta tutmaya çalışıyor.

Bunlardan biri de Bartın Gazetesi.

Konuşturmayın beni şimdi.

Muhalefete yer vermeye korkan, iktidara bir şey demeyen, diyemeyen, köşe yazısına yer vermeyen, eleştiriden köşe bucak kaçan gazeteler var.

Bu durumda gazetecilikten söz etmek mümkün mü?

Gazeteciler etkili ve yetkili kişileri ve kurumları eleştirmemekle onlara iyilik değil kötülük yapıyorlar.

Hadi bırakın gazeteciliğin doğasında muhaliflik olduğunu.

Kimse dört dörtlük değildir, herkes her şeyi doğru yapamaz, hatasız kul olmaz gerçekliğini de yok sayarak eleştirmediğimiz kişi ve kurumlar her şeyi doğru yaptığını zannedecek.

Dolayısıyla eksiklerini, hatalarını gör(e)mediği için yanlış yapmaya devam edecek.

Eleştirin kardeşim.

Eleştirin ki sorunlar daha çabuk çözülsün ve çözüme katkınız olsun.

Resmi ilanımı keserler, abonemi keserler, reklamımı keserler, selamı sabahı keserler diye çekinecekseniz, korkacaksanız bu işi yapmayın.

Gidin pazarda limon satın daha iyi.

ELEŞTİRMEN İHDAS EDERDİM

 Ben etkili ve yetkili makamda olsam, basında veya etrafımda yapılan eleştirileri dikkate alıp değerlendirmekle yetinmem; ekibimde mutlaka sadece ve sadece beni eleştirmekle görevli bir eleştirmen bulundururdum.

Ona derdim ki; Bak kardeşim benim en iyi yaptığım şeyde bile bir eksiklik, yanlışlık bulup bana söyleyeceksin. Her yaptığım işte eleştirilecek bir yer bulacaksın. Senin görevin bu”

Neden böyle yapardım?

Tabii ki daha iyisini, en iyisini bulmak için.

Gazetecilik de budur aslında.

En iyi olduğu düşünülen bir şeyde bile “şöyle olsaydı daha iyi olmaz mıydı” demektir gazetecilik.

Gazetelerde, gazetecilerde bunu göremediğimiz gibi etkili ve yetkili kişilerin etraflarında da eleştirmen değil bol miktarda dalkavuk, alkışçı, poh-pohçu görüyoruz.

Bakın değerli arkadaşlar bunlar benden size bedava gazetecilik dersleri.

İster dikkate alın değerlendirin, ister gülüp geçin.

Paşa gönlünüz bilir.

KAZA GELİYORUM DİYOR

 Ama dikkate alıp değerlendirmeniz menfaatiniz icabıdır.

Zira böyle gelmiş ama böyle gitmeyecektir.

Nasıl olsa resmi ilanı öyle de alıyoruz böyle de alıyoruz düşüncesini kafanızdan bir an önce atın ve derhal gazeteciliğe yönelin.

Valla ben Basın İlan Kurumu olsam size bu halinizle bırakın resmi ilan vermeyi yağmurlu havada bir bardak su dahi vermem.

Alınmayın, gücenmeyin.

Burada yaptığım eleştiriler, uyarılar, tavsiyeler sizin iyiliğiniz için.

Sadece sizin değil gazeteciliğin ve iyi gazete yapılsa da alsak-okusak diyen okurların da iyiliği için.

Aldığım bilgilere göre denetim işi Ankara’ya geçtikten sonra başlayan geçiş süreci yakında sona erecek.

Nisan ayından itibaren daha ciddi bir denetime hazır olun.

Kendinize çeki düzen verin.

Canınız yanabilir.

Demedi demeyin!

DİĞER YAZILARI BU KAFAYLA BİZİ DAHA ÇOK SEL ALIR! 01-01-1970 03:00 SEÇİMLE İMTİHAN! 01-01-1970 03:00 LİYAKAT KAZANDI! 01-01-1970 03:00 DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY DEĞİŞİMİN KENDİSİDİR! 01-01-1970 03:00 Nasıl bir belediye istiyoruz? 01-01-1970 03:00 BEN DE ADAYIM! 01-01-1970 03:00 SEL GİDER CAMI KALIR! 01-01-1970 03:00 DİKKAT; KAYGAN ZEMİN! 01-01-1970 03:00 PARTİZANYA! 01-01-1970 03:00 EKMEK Mİ, ASFALT MI? 01-01-1970 03:00 KLL… 01-01-1970 03:00 İÇİMİZ BOŞALDI! 01-01-1970 03:00 MÜFTÜ MÜ SEÇİYORUZ, BELEDİYE BAŞKANI MI? 01-01-1970 03:00 VİZYON BUDUR İŞTE! 01-01-1970 03:00 KOLTUĞU KORUMA YASASI 01-01-1970 03:00 GELECEĞİN MİLLETVEKİLİ 01-01-1970 03:00 BİZİM GASPIRALI 01-01-1970 03:00 SEÇİME GİDERKEN… 01-01-1970 03:00 ASBESTTEN KURTULMALIYIZ! 01-01-1970 03:00 HERKESE EŞİT SU! 01-01-1970 03:00 SUSUZLUĞA DAİR… 01-01-1970 03:00 ARAP SAÇI!.. 01-01-1970 03:00 BAŞIBOŞLUK OLURSA… 01-01-1970 03:00 AYAĞINI DEMOKRASİNE GÖRE UZAT! 01-01-1970 03:00 HATADAN DÖNMEK FAZİLETTİR! 01-01-1970 03:00 1943’TE İNDİRİM, 2023’TE BİNDİRİM! 01-01-1970 03:00 YAŞASIN CUMHURİYET, YAŞASIN BARTIN GAZETESİ! 01-01-1970 03:00 MÜSTAHAK BİZE! 01-01-1970 03:00 KÖK MAAŞIN KÖKÜ 01-01-1970 03:00 CEHALETLE SAVAŞ 01-01-1970 03:00 YETER Kİ EZAN SUSMASIN! 01-01-1970 03:00 BU KAFAYLA BİZİ DAHA ÇOK SEL ALIR! 01-01-1970 03:00 ADALET MÜLKÜN NERESİNDE? 01-01-1970 03:00 GİDERİN BU HAKSIZLIĞI!!! 01-01-1970 03:00 AL SANA YÜZDE 25 01-01-1970 03:00 ADALET, BAKAN, TUNÇ, BARTIN 01-01-1970 03:00 MAZBATASIZ VEKİL 01-01-1970 03:00 YÜRÜYÜN BE, KİM TUTAR SİZİ! 01-01-1970 03:00 İSTİKRAR BUYSA… 01-01-1970 03:00 BU İŞTE BİR İŞ VAR 01-01-1970 03:00 OLMAK YA DA OLMAMAK 01-01-1970 03:00 SEN NEYE HAZIRSAN O DA SENİN İÇİN HAZIRDIR 01-01-1970 03:00 ANKARA’YA 2 BİLET 01-01-1970 03:00 DİLE BENDEN NE DİLERSEN 01-01-1970 03:00 NABER SAYIN BAŞKAN? 01-01-1970 03:00 SEN BEN KAVGASI 01-01-1970 03:00 İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN 01-01-1970 03:00 HAYATIMIZ DEPREM 01-01-1970 03:00 ÖMÜR TÖRPÜSÜ 01-01-1970 03:00 Bİ KERECÜK DAHA 01-01-1970 03:00 SEÇİM HEDİYESİ 01-01-1970 03:00 GÜNDÜZ ABİ DE HİDAYETE ERDİ 01-01-1970 03:00 2022’YE VEDA ŞİİRİ 01-01-1970 03:00 DÜZENLEMENİN DÜZENSİZLİĞİ 01-01-1970 03:00 BU KAFAYLA OLMAZ! 01-01-1970 03:00 BİZİM NEYİMİZ EKSİK? 01-01-1970 03:00 KENDİ DÜŞEN AĞLAMAZ 01-01-1970 03:00 SAĞLIK BEKLEMEZ 01-01-1970 03:00 DAVA ADAMI 01-01-1970 03:00 KALDIRIMLAR YAYALARINDIR! 01-01-1970 03:00 SIRADA AĞIZLARA FERMUAR MI VAR? 01-01-1970 03:00 EPİSTEMOLOJİK BİR YAZI 01-01-1970 03:00 İMECE Mİ DEDİNİZ, HADİ CANIM SİZ DE! 01-01-1970 03:00 YEMEKTE KONUT VAR: AFİYET OLSUN 01-01-1970 03:00 FIRSATÇILIK 01-01-1970 03:00 99 YILDIR YAZIYOOOOR 01-01-1970 03:00 PARAN KADAR KONUŞ 01-01-1970 03:00 SOKAKTAN BİLDİRİYORUM 01-01-1970 03:00