İktidar konut kira artışını yüzde 25’te bırakarak yine bildiğini okudu.
Hiç şaşırmadım.
Çünkü her şeyin en iyisini, en doğrusunu onlar biliyor ve yapıyor.
İşte o yüzden memleket bu durumda!
Kiraların ortalaması en az 3 veya 4 bin lira iken başlarının üzerinde “Demokles'in kılıcı” gibi sallanan yüzde 25 sınırlamasından dolayı 800 liraya, 900 liraya, bin liraya, bin 100 liraya, bin 200 liraya adeta çakılı kalan ev sahiplerini görmezden, duymazdan geldiler.
Neticede mağduriyet devam ediyor.
Tabii olaylar da.
Son haber Bursa’dan.
Kirayı piyasa koşullarına göre yükseltemeyen ev sahibi kiracısını dışarıdan eve kilitledi.
Televizyonda izledik;
Evde mahsur kalan kiracıyı belediye itfaiyesi çelik kapıyı balyozla kırarak kurtardı.
Siz artış yüzdelerini kiranın miktarına göre belirlemezseniz haksızlığa uğrayan ev sahipleri böyle daha pek çok olayla karakolluk, adliyelik olur.
Cetveliniz eğri.
Bundan doğru çizgi çıkmaz!
Fakiri daha fakir, zengini daha zengin eden yüzde 25’iniz huzur bozuyor, toplumu birbirine düşürüyor beyler.
KİRA YARDIMI BİLE 3 BİN LİRA
Bu arada aklıma gelmişken sorayım;
Depremzedelere kira yardımını neden 3 bin lira olarak belirlediniz?
Neden bin lira değil veya 2 bin lira değil de 3 bin lira?
Çünkü piyasa koşullarının konut kirasını getirdiği nokta burası da ondan!
Demek ki kira alt sınırı 3 bin lira.
İyi de 3 bin liranın altında kira alan ve yüzde 25 şartı nedeniyle 800-900 lirada, bin lirada, bin 500 lirada, 2 bin lirada kalan ev sahiplerinin günahı ne?
Kiralarla ilgili yasalar yapılırken kiracı güçsüz kabul edilip korunmuş ama bu yasalar güncellenirken ve bunlara yenileri eklenirken denge iyice bozulmuş, bu kez ev sahipleri güçsüz kalmış.
Kiracılar o kadar çok kollanmış ki yasaların bir tek evin tapusunu kiracıya vermediği kalmış.
Yüzde 25’lik kira artış sınırı da az kira alana az verip çok kira alana çok veren bir düzenleme olarak bu dengeyi daha da bozmuştur.
Yasalarda ev sahibinin lehine gibi görünen maddelerden fiyat güncellemesi yani uyarlama için bile 5 yıl şartı var.
Konut ve işyeri kiralarında kira bedelinin emsal kiralar karşısında düşük kalması durumunda kira bedelinin yükseltilmesi için kira tespit davası açılabiliyor.
Ama bu dava en erken, kira başlangıç tarihinden 5 yıl sonra açılabilir.
NERDEN BAKSAN TUTARSIZ!
Hangi sivri zekalı hazırladıysa ve hangi sivri zekalılar el kaldırıp kabul ettiyse artık bunu hepsine selam söylüyorum buradan!
Yahu bunun nasıl bir mantığı var, bilen varsa bana da anlatabilir mi?
Emsalleri karşısında düşük kalan kira bedelinin artırılması için neden 5 yıl beklemek gerekiyor?
Şu saçmalığa bakın!
Hadi bu yasaları yanlış yapmışlar, bilememişler diyelim, iyi de memlekette hiç hakim yok mu bu mantıksız yasaya Anayasa Mahkemesi'nde iptal davası açacak?
Bu 5 yıl olayı yüzde 25 sınırlamasında da var.
5 yılı geçen kiracılar ev sahibine yüzde 25 var diye diklenemiyorlar.
Tekrar söylüyorum;
Eğri cetvelle doğru çizgi çizilmez!
Şu halimize bakın.
Bu sıkıntıda bir tek ev sahibi kiracı kavgası eksikti!
Adalet mülkün neresinde çok merak ediyoruz doğrusu!
Herkese hitap eden, hakkaniyetli, eşit, dengeli bir düzenleme yapmak çok mu zor?
Alooo sesim geliyor mu Ankara?
VEKİLLER VE BASINDA ÇIKAN YAZILAR
Bartın Milletvekilleri yerel basında çıkan haberlere ve köşe yazılarına ne kadar ilgililer?
Posta dağıtımından yıllardır şikâyetçiyiz.
Basına da zaman zaman bu konu haber oluyor.
En çok mağduriyet yaşayanlardan biri de bu yüzden dağıtımı aksayan Bartın Gazetesi.
Esen Aliş sorunu bu kez vekil ismi vererek bir kez daha gündeme getirdi.
Çözmesi gereken iktidar, takipçisi olup gündemde tutması gereken muhalefet…
Ne bir ses var, ne de bir nefes!
Kalp merkezi eksikliği en büyük, en hayati sorunlarımızın başında geliyor.
Karabük ve Zonguldak yollarında bu yüzden çok insanımızı kaybettik.
Komşularımızda hem özelde hem devlette kalp merkezi var.
Hatta Ereğli ilçesinde bile var!
Ama bize gelince genelge var!
Yeni Devlet Hastanesi’nde olacak diyorlar, Bartınlıyı bekletmeye devam ediyorlar.
Bartınlı bekler de hastalık beklemez ki!
Ya kalp?
O hiç beklemez!
Özel hastanemiz aylardır “verin izni, ben bu hizmeti vermeye hazırım” diyor.
Bartın Gazetesi defalarca yazdı.
Tık yok!
Ömertepesi’ne ikinci futbol sahası için söylenmedik laf, aşındırılmadık kapı, yazılmadık yazı kalmadı, bırakılmadı.
Turgut Altınçubuk’un dilinde, benim de kalemimde tüy bitti.
Sordum “İlgilisine, yetkilisine geçenlerde yine söyledim” dedi.
Peki, söyledi de ne oldu?
Var mı gelişme?
Ben duymadım.
Siz duydunuz mu?
SONUNDA BİZİ DUYAN OLDU
CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu için “halka yeterince dokunamıyor, yerele uygun değil ama mecliste başarılı, genele daha yatkın, bir daha ki dönem Ankara veya İstanbul’dan aday gösterilirse daha isabetli olur” diye yazmıştım.
Mayıs ayındaki yazımızda “genele daha yatkın” sözümüz karşılık buldu ve 5 Haziranda yapılan görev dağılımında Bankoğlu’na genel başkan yardımcılığı görevi verildi.
Sonunda muhalefetten de olsa bizi duyan oldu.
Bakalım iktidar ne zaman duyacak?
Darısı onların başına!
AKP’YE ADAY ÖNERİSİ
Ama EYT gibi, 3600 gibi, en düşük memur maaşını 22 bin lira olması gibi, asgari ücret ve en düşük emekli maaşındaki üst üste artışlar gibi, akçeli aflar gibi ve daha neler neler her isteyene istediğini vererek, ama vatandaşlık alan sığınmacılarla ama montajla ama şuyla ama buyla öyle veya böyle genel seçimi alan iktidarın önünde bir sınav daha var..
Hikmetinden sual olunmaz sayın halkımız 8 ay sonra yerel seçimler için bir kez daha sandık başına gidecek.
Vere vere bir şey de kalmadı bakalım sayın iktidarımız bu seçimi nasıl alacak?
Tabii sadece vermekle de olmuyor.
Yerel seçim bu.
Genel seçime benzemez.
Evvela adayınız çok iyi olacak.
Adayın;
Tanınan, bilinen, halka dokunabilen, herkesle oturup konuşabilen, kendisine içimizden biri dedirtebilecek özelliklere sahip olması gerekiyor.
Ulaşılabilir olması da şart oğlu şart.
İktidar dedik madem oradan devam edelim.
Bazı isimler telaffuz ediliyor Bartın Belediye Başkanlığı için.
Hemen fikrimi söyleyeyim; Bunlar tutmaz.
Her kesimden oy alamazlar.
Şimdi onları buraya yazmayayım da alınmasınlar.
Zaten yeterince düşmanım var, cepheyi daha da genişletmeyeyim.
Ama AKP’ye her kesimden oy alabilecek adaylar önerebilirim.
AKP’de daha önce siyaset yapan ve bir kez belediye başkanlığına güçlü bir şekilde talip olan Osman Turna, sosyal medyada Tayyip Erdoğan’a ve dolayısıyla AKP politikalarına toz kondurmayan Aydın Aslanbölük, dipten gelen dalga AK sendikacı Halil Altınçubuk.
Üçü de bu işi yapabilecek nitelikte.
Verin yetkiyi görün etkiyi!
SAHA İLE İMTİHAN
Marmaray ve Avrasya Tüneli, Büyük İstanbul Havalimanı, Yavuz Sultan Selim, Osmangazi, 1915 Çanakkale ve Beğendik Köprüsü.
Liste uzadıkça uzuyor.
Türkiye'nin dev projelerinin maliyeti 138 milyar dolardan fazla.
Bu 130 ülkenin milli gelirini geçen bir rakam olarak hesaplanmış.
22 milyar euro gibi rekor bir bedelle yapılan büyük İstanbul havalimanı
Avrasya tüneli, 1 milyar 245 milyon dolarlık projeyle yapıldı.
Marmaray’ın açılışı yapılan kısmı için 5,5 milyar lira harcandı.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü 3 milyar dolara mâloldu.
Osmangazi Köprüsü toplam yatırım bedeli 9 milyar dolar.
1915 Çanakkale Köprüsü 10 milyar 354 milyon lira proje bedelli.
Bartın Kurucaşile yoluna tünel üzerine tünel yapıldı, milyonlarca lira para harcandı.
Ve daha neler neler.
KABAK TADI VERDİ!
Peki, son 5 veya 10 yılda hayata geçirilen bu projelerin maliyet olarak açık ara uzağında olan Bartın Ömertepesi mevkii ikinci saha yapım işi neden yılan hikâyesine döndü?
Bu alanda amatör takımların antrenman sahası olarak kullandığı drenajlı sahanın üzerine Çok Amaçlı Spor Salonu yapılırken verilen sözler neden tutulmuyor?
Salon tamamlanalı neredeyse 10 sene oldu.
10 senede 10 saha yapılırdı.
Bu süre içinde öyle büyük paralar harcanarak neler yapılmadı ki.
İşte bazılarını sıraladım.
Bu saha bu işlerin yanında devede kulak.
Ama ne hikmetse yapılmıyor?
Fore kazık, more kazık.
Ödenek mödenek.
Bunlar hikâye.
Yeter ki iş yapmaya gönlünüz olsun.
Bakın baylar bayanlar.
Burada ikinci saha büyük ihtiyaç.
Bakım ve onarımdaki Asma sahası yetişmezse Bartınspor’un BAL ligi maçlarını bu sezon da Ömertepesi’nde oynaması söz konusu.
Yine amatör takımlar mağdur olacak yani.
Bu sahayı yapacaksanız yapın artık!
Kabak tadı verdi!
RAKİPSİZ BAŞKAN
Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Başkanı Turgut Altınçubuk bu göreve 2001 yılında başladı.
Kurucu başkan Cevdet Ömeroğlu, ondan sonra görev alan Ali Kıral ve bir sonraki başkan Mehmet Yay’ı muhabirlik dönemlerimden biliyorum.
Turgut abi ile halen daha teşriki mesai içindeyiz.
Ofisi yürüyüş güzergâhımda olduğundan hemen hemen her gün görüşürüz.
22 yıldır aralıksız amatör sporun başında.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bile bir yıl fark atmış bir isim.
Kırılması güç bir rekor.
Zaman zaman duyarım.
Arkasından atıp tutarlar.
Herkesi memnun etmek zordur.
Turgut Altınçubuk ne yapmış derler, eleştirirler.
Kimseyi beğenmemek gibi kötü bir huyumuz var.
Taşın altına elimizi koyup da ben daha iyisini yapacağım diyerek ortaya çıkmak yerine sağda solda konuşmaktan öteye gidemediğimiz için ileri gitmiyor olabilir miyiz?