https://www.bartinpostasi.net/files/uploads/user/0df60f91d81c3725552c8940ec531ccb-d71ea51f57ebe83c3f23.jpeg
Arif ÜÇLER

YÜRÜYÜN BE, KİM TUTAR SİZİ!

24-05-2023 15:07 1707 kez okundu.

Sağlık alanında hizmet veren türbanlı bir kadının Kılıçdaroğlu’na oy vermek istemeyişinin sebebi türbana bir metrekarelik bez parçası demesiymiş.

Kılıçdaroğlu bunu bir yayın sırasında kötü bir amaçla türbanı aşağılamak için söylemediği halde (internette var, bakın izleyin) böyle düşünüyor.

Algı böyle yapıldığı için oraya takılmış kalmış.

Türbana bez parçası demek, Erdoğan’ın geçen yıl haziran ayında partisinin grup toplantısında Gezi Parkı protestolarına katılan kadınlar için "çürük ve sürtük" demesinden daha ağır, daha kötü, daha affedilmez demek ki.

Siz sırf eylem yaptı, size karşı çıktı diye kadınlara sürtük-çürük diyen bir Cumhurbaşkanı mı istiyorsunuz?

Siz deprem bölgesinde “Kızılay nerede” diye isyan edenlere “Be ahlaksız, be namussuz, be adi” diye çıkışan bir Cumhurbaşkanı mı istiyorsunuz?

Siz kızınca, kendisi gibi düşünmeyenlere sefil, çapulcu, geri zekâlı, eşkıya, ahlaksız, şerefsiz, namussuz, haysiyetsiz, cibilliyetsiz, zillet, hain, soysuz, mankafa, adi, ulan diyen bir Cumhurbaşkanı mı istiyorsunuz?

Siz maden facialarında, depremlerde, sellerde yaşanan ölümlere ve büyük yıkımlara kader diyen bir Cumhurbaşkanı mı istiyorsunuz?

BİZ ARANIZA GİRMEYELİM

 Siz kendi yaptıklarını rakibinin üzerine atan ve buna da algı gücüyle halkı inandıran bir Cumhurbaşkanı mı istiyorsunuz?

Amaca ulaşmak için her yolu mubah sayıp daha önce EYT gibi “seçim kaybedeceğimi bilsem yine de yapmam” dediği şeyleri bile yapan bir Cumhurbaşkanı mı istiyorsunuz?

50 binden fazla kaybımızın olduğu deprem bölgesinde yaptığı konuşmada “Maalesef ilk birkaç gün arzu ettiğimiz etkinlikte çalışma yürütemedik. Bunun için sizden helallik istiyorum” diyen bir Cumhurbaşkanı mı istiyorsunuz?

Kullandığı ayrıştırıcı dille insanları ötekileştiren, geren, korkutan ve toplumu kamplaştıran bir Cumhurbaşkanı mı istiyorsunuz?

Bütün yetkileri elinde bulunduran, her şey iki dudağının arasında olan, tek bir imzası bile kanun olan, dilediğini yapabilen, hesap sorulmayan, hesap vermeyen bir Cumhurbaşkanı mı istiyorsunuz?

AMA MONTAJ AMA ŞU AMA BU

 Rakibi yıpratmak için yapılan ve ortaya atılan düzmece videolardan bile fayda sağlamaya çalışan ve bunları “Ama montaj ama şu ama bu” diyerek sanki normal bir şeymiş gibi anlatan bir Cumhurbaşkanı mı istiyorsunuz?

TÜİK’in makyajlı enflasyon rakamlarına göre şu an yüzde 50’lerde olan yıllık enflasyondan, 20 lirayı aşan dolardan, 5-10 bin liralardan kapı açan konut kiralarından, 10 bin lirayı geçen açlık, 30 bin lirayı geçen yoksulluk sınırından, hayat pahalılığından, aradığınız ilaçları bulamamaktan, zik zaklı dış politikalardan, liyakatsizlikten memnunsanız buyurun…

Zaten kıt olan kaynaklarımıza ortak olan milyonlarca Suriyeliyle, Afganistanlıyla, Afrikalıyla birlikte yaşamaktan memnunsanız devam edin kardeşim.

Zengin daha zengin, fakir daha fakir mi olsun istiyorsunuz?

Otokrasi mi istiyorsunuz demokrasi mi?

Ya adalet, hak, hukuk, insan hakları, özgürlükler, kamu kaynakları?

Bunlardan herkes eşit bir şekilde yararlanmasın mı?

Partizanlık mı olsun?

Bu mudur meramınız?

Öyleyse…

Seçin abi o zaman!

Kimi seçerseniz seçin!

Alın.

Hayrını görün!

SEÇİM, KİM VERECEK BİZE GEÇİM?

 Dolar 2002’de yani 21 yıldır devam eden bu dönem başlamadan önce 1,5 liraydı.

2021 Şubatta 6 lira 89 kuruş, 2021 Aralıkta faizle kavga ederken bir anda 18 lira 36 kuruş.

Bugün 20 lirayı aşmış vaziyette.

Ve şu sıralar gidin bankalara bakın istediğiniz miktarda döviz alamıyorsunuz.

Bizzat şahidim, yeri geliyor 20 dolara bile mırın-kırın ediyorlar, (evet, evet yanlış duymadınız 200 değil sadece 20 dolar) var mı yok mu diye oraya buraya bakıyorlar, çalışanlar birbirlerine soruyorlar.

Türk Lirası, bu dönemde dolar karşısında en fazla değer kaybeden para birimleri arasında yer aldı.

Hadi bırakın hukuk, insan hakları, basın özgürlüğü, liyakat, yolsuzluk gibi konularda yaşanan sıkıntıları, sadece ekonomi tek başına yetmez mi?

Baksanıza paramızın değeri düştükçe düşüyor.

Tabii alım gücümüz de öyle, o da yerlerde.

Bütün bunlar olurken "Hayat pahalılığı başta olmak üzere ekonomik sıkıntıları yine biz çözeceğiz. Bu ülkenin geçtiğimiz 21 yıldaki tüm meselelerini nasıl biz çözdüysek bugünkü sıkıntılarının çözüm adresi yine biziz" diyen ve ekonomiyi bu hale getirenlerle mi yola devam etmek istiyorsunuz?

Kişi başı milli gelirde yıllık 25 bin dolar vaadine karşılık ancak verilebilen yoksulluk sınırının çok altındaki 8-9 bin dolara razıysanız, bunlar gelirse terör gelir algılarına inanıyorsanız, hani başkanlık sistemiyle terör dahil bütün sorunlar çözülecekti, 10 büyük ekonomi içine girecektik ne oldu demiyorsanız

Hiç durmayın.

Buyurun devam edin!

HİPNOZDA MIYIZ?

 Hipnoz, bakışla, sözle veya bazı yardımcı nesneler kullanılarak, telkin ile oluşturulan özel bir bilinç hâlidir.

Bir başka deyişle bir trans hâlidir.

Bu trans sırasında, kişi çevreden gelen tüm (ses, ışık, koku vb.) uyaranlara kendini kapatır veya aldırmazken, kendisine yapılan telkinleri artmış bir dikkatle dinler, anlar ve gönüllü katılımla uygular.

Ey muhterem cemaatimüslimin bir kısmımız bu durumdaysak eğer;

Tünelden önceki son çıkış bu.

Sorumlu gazetecilik anlayışımızdan dolayı uyaralım da günah bizden gitsin.

Bu sözlere ister kulak verin ister vermeyin.

Verdiğiniz oylar şayet size daha ağır zamlarla, daha fazla enflasyonla, daha çok liyakatsizlikle, hukuksuzlukla, daha fazla kısıtlayıcı ve yasaklayıcı kararlarla geri dönerse iş işten geçmiş olur.

İster uyanın ister uyanmayın.

Paşa gölünüz bilir!

SAKALLI CELAL

 Celâl Yalınız; nam-ı diğer Sakallı Celâl. 1886-1962 yılları arasında yaşamış, Bahriye Nazırı (Denizcilik Bakanı) bir Osmanlı paşasının oğlu, Galatasaray Lisesi ve Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu.

Üsküp’ten, Kastamonu’ya pek çok vilâyette çalışmış, yeri geldiğinde Aydın incir fabrikasında işçilik, ustabaşılık ve tren makinistliği de yapmış bir eğitimci.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında Ankara Sultanisi’nin müdürü.

1920-1925 arası bir tarih: Sakallı Celâl lise müdürü, Hamdullah Suphi Milli Eğitim Bakanı. Ankara, okuryazara, diplomalıya muhtaç.

Rivayet odur ki, başkentte trenden inenlerin arasında yabancı dil bilen varsa derhal “Hariciyeci” yaparlar, ortaokul mezunları ya maden okuluna alınır, mühendisi olurlar ya da “Hukuk Mektebi”ne gönderilirler.

Liyakatsizliğe de kapı açan bu hızlandırılmış eğitimin olumsuz sonuçlarını yakın tarihte 80’li yıllarda öğretmen okullarında kısa sürekli eğitimle öğretmen yapılanlarla gördük.

Günlerden bir gün Sakallı Celâl’e, Bakanlıktan bir yazı gelir.

Yazıda ülkenin yetişmiş adama ihtiyacı olduğu belirtilmekte ve kendisinden son ve sondan bir önceki sınıf öğrencilerini mezun etmesi talep edilmektedir. Bunun için de bitirme sınavlarında öğrencilere “yardım edilmesi” istenmektedir.

Böyle bir talep, Sakallı Celâl’in aydın namusu ile bağdaştırabileceği bir talep değildir. Reddeder ve istifa eder.

İTAAT, BİAT, CİDDİYET

 Hamdullah Suphi bizzat arar, durumu anlatır, ihtiyacı anlatır, arkadaşlıklarının hatırına istifasını geri almasını ister.

Sakallı Celal’in cevabı şöyle olur;

 “Bak Hamdullah, Meşrutiyet ilân ettik olmadı, Cumhuriyet’i getirdik yine olmadı. Bir de ciddiyeti denemeye ne dersin?”

İşte liyakat taa o zamanlardan sakatlanmaya başlamış.

Sakallı Celal gibi daha pek çok isim olsaydı ve iş sıkı tutulsaydı bugün daha iyi bir konumda olurduk.

Aziz Nesin’in sözüdür;

“Aç bırakırsan itaat ederler, cahil bırakırsan biat ederler.”

Sonra da çıkarlar internetteki sokak röportajında hem de hiç çekinmeden "25 sene önce doktorlar bizi azarlardı. Şu an biz doktor beğenmeyip doktor dövüyoruz" derler, sayın savcılarımız da buna takipsizlik verirler.

Eğitim, eğitim, eğitim.

Okulda eğitim, evde eğitim.

Tavizsiz eğitim, çağdaş eğitim, yeterli eğitim.

Başarı, seviye, kalite, ahlak, gelişme, kalkınma, refah, seçimlerdeki tercihlerimiz ve her şeyimiz buna bağlı!

Eğitim olmazsa asla olmaz!

SİYASETİN SEVİYESİ

 Ramazan Bayramında Eski Milletvekilimiz Zeki Çakan’ı aradığımda “Burası bu sefer tam size göreydi, neden gelmediniz” dedim,

Siyaseti bıraktığını, seviyenin ve kalitenin çok düştüğünü söyledi.

Siyasetçiler siyaseti kolay-kolay bırakmazlar biliyorsunuz.

Zeki Çakan gibi iki dönem Bartın Milletvekilliği yapmış, Bartın Milletvekili sıfatıyla Enerji Bakanlığı görevinde bulunmuş, Zonguldak Belediye Başkanı seçilmiş, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü yapmış, grup başkan vekili ve komisyon başkanı da olmuş, ayrıca Zonguldak milletvekili de seçilmiş yılların deneyimine sahip bir siyasetçi de böyle diyorsa iki kere düşünmek lazım.

Aslında düşünecek bir şey yok, görünen köy kılavuz istemiyor.

Dün ak dediğine bugün kara diyenler, ertesi gün başka bir şey söyleyenler, oradan buraya, buradan şuraya savrulanlar, birbirlerine ağza alınmayacak sözler söyleyip ağır hakaretler yapan ve belden aşağıya bile vuranlar siyaseti ne yazık ki ayağa düşürdü.

İşte son örneği Oğan.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde, daha önce mecliste çıkan kavgada kendisine saldırıp yumruk atanların, karşılıklı hakaretleştiklerinin, politikalarını sert bir dille sürekli eleştirip yerden yere vurduğu kişilerin partisinde yer aldı.

Böyle daha çok örnek var.

Zeki Bey haklı!

Siyaset yapılacak iş olmaktan çıktı.

Siyasi ahlak, ilke, tutarlılık, çizgi mizgi hak getire.

Herkesin midesi bunu kaldırmıyor haliyle.

Siyaset ne yazık ki vatana millete hizmetten ziyade makam mevki için, kişisel hesaplar ve hırslar için yapılan bir iş haline geldi.

Yazık bu memlekete!

Neler Söylendi?

DİĞER YAZILARI CÜMLETEN GÜNAYDIN! HATADAN DERS ÇIKARMAK! BU KAFAYLA BİZİ DAHA ÇOK SEL ALIR! SEÇİMLE İMTİHAN! LİYAKAT KAZANDI! DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY DEĞİŞİMİN KENDİSİDİR! Nasıl bir belediye istiyoruz? BEN DE ADAYIM! SEL GİDER CAMI KALIR! DİKKAT; KAYGAN ZEMİN! PARTİZANYA! EKMEK Mİ, ASFALT MI? KLL… İÇİMİZ BOŞALDI! MÜFTÜ MÜ SEÇİYORUZ, BELEDİYE BAŞKANI MI? VİZYON BUDUR İŞTE! KOLTUĞU KORUMA YASASI GELECEĞİN MİLLETVEKİLİ BİZİM GASPIRALI SEÇİME GİDERKEN… ASBESTTEN KURTULMALIYIZ! HERKESE EŞİT SU! SUSUZLUĞA DAİR… ARAP SAÇI!.. BAŞIBOŞLUK OLURSA… AYAĞINI DEMOKRASİNE GÖRE UZAT! HATADAN DÖNMEK FAZİLETTİR! 1943’TE İNDİRİM, 2023’TE BİNDİRİM! YAŞASIN CUMHURİYET, YAŞASIN BARTIN GAZETESİ! MÜSTAHAK BİZE! KÖK MAAŞIN KÖKÜ CEHALETLE SAVAŞ YETER Kİ EZAN SUSMASIN! BU KAFAYLA BİZİ DAHA ÇOK SEL ALIR! ADALET MÜLKÜN NERESİNDE? GİDERİN BU HAKSIZLIĞI!!! AL SANA YÜZDE 25 ADALET, BAKAN, TUNÇ, BARTIN MAZBATASIZ VEKİL İSTİKRAR BUYSA… BU İŞTE BİR İŞ VAR OLMAK YA DA OLMAMAK SEN NEYE HAZIRSAN O DA SENİN İÇİN HAZIRDIR ANKARA’YA 2 BİLET DİLE BENDEN NE DİLERSEN NABER SAYIN BAŞKAN? SEN BEN KAVGASI İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN HAYATIMIZ DEPREM ÖMÜR TÖRPÜSÜ Bİ KERECÜK DAHA SEÇİM HEDİYESİ GÜNDÜZ ABİ DE HİDAYETE ERDİ 2022’YE VEDA ŞİİRİ DÜZENLEMENİN DÜZENSİZLİĞİ BU KAFAYLA OLMAZ! BİZİM NEYİMİZ EKSİK? BİR PUL ÜZERİNDEN GAZETECİLİK DERSİ KENDİ DÜŞEN AĞLAMAZ SAĞLIK BEKLEMEZ DAVA ADAMI KALDIRIMLAR YAYALARINDIR! SIRADA AĞIZLARA FERMUAR MI VAR? EPİSTEMOLOJİK BİR YAZI İMECE Mİ DEDİNİZ, HADİ CANIM SİZ DE! YEMEKTE KONUT VAR: AFİYET OLSUN FIRSATÇILIK 99 YILDIR YAZIYOOOOR PARAN KADAR KONUŞ SOKAKTAN BİLDİRİYORUM
Haber Sitemizde Yayınlanan Haber ve Köşe Yazılarının Hukuki Sorumlulukları Kendilerine Aittir