https://www.bartinpostasi.net/files/uploads/user/0df60f91d81c3725552c8940ec531ccb-d71ea51f57ebe83c3f23.jpeg
Arif ÜÇLER

BİR PUL ÜZERİNDEN GAZETECİLİK DERSİ

05-12-2022 18:01 1825 kez okundu.

Neptün füzesiyle Karadeniz’in dibini boylayan Moskova isimli kruvazörün komutanı Yılan Adasını savunan 13 Ukrayna askerine teslim ol çağrısı yaptığında henüz daha savaşın ilk günleriydi.

Askerlerin bu çağrıya cevabı “parmak işareti” oldu.

Mermileri bitinceye kadar çatıştılar ve sonunda mecburen teslim olmak zorunda kaldılar.

Ukraynalılar adayı ele geçiren ve başta Karadeniz kıyısındaki Odesa olmak üzere şehirlerine roket yağdıran bu gemiyi daha sonra batırmanın onur, gurur ve mutluluğunu yaşadı.

Sadece yaşamadılar, bir de bununla ilgili tarihe çok önemli bir belge sundular.

Ukrayna Posta İdaresi, 24 Şubat 2021’de Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla başlayan ve 9 ayı geride bırakan savaşın sembollerinden biri olan bu olayın pulunu yaptı.

Bu çok özel pul, kış soğuklarının başladığı bu günlerde elektriği ancak ikişer veya dörder saat dönüşümlü kullanabilen, ısınma sorunu olan, yarı aç yarı tok yatan, uykusuz günler geçiren, kelle koltukta yaşayan Ukraynalıların Rus barbarlığına nasıl karşı koyduklarını, şanlı direnişlerini, amansız vatan savunmalarını anlatıyor, Ukrayna Ukraynalılarındır diye haykırıyor.

BİR MİLYON BASILDI

 Üzerinde İngilizce ve Ukraynaca “Moskova savaş gemisi battı-bitti” yazısı ile geminin karşısında parmak işareti yapan bir Ukrayna askeri olan iki birleşik pulu Bartın Belediyesi Kitap Fuarı’nda “Tarihin tanığı pullar” başlıklı söyleşinin bitiminde Hacı Bulut’a hediye ettim.

Verirken de geçen nisan ayında bir milyon adet basılan ve Ukraynalıların saatlerce kuyrukta bekleyip aldıkları bu anlamlı pulun hikâyesini meslektaşımız Hacı’ya anlattım.

Değerli arkadaşımızın sahibi olduğu Manşet Gazetesi bu haberi verirken sağ olsun pul hediye ettiğim sırada çekilen fotoğrafı da kullanarak bu jestten de söz etmiş.

Ama tekmili birden bir cümle(cik); “Gazeteci Arif Üçler tarafından Bulut’a Ukrayna pulu hediye edildi”

UKRAYNA’NIN MİLLİ MÜCADELESİ

 Evet, söyleşinin başlığı gibi pullar tarihin tanığıdır.

Hediye ettiğim pul da Ukrayna’daki savaşın tanığı.

Ukraynalıların bağımsızlık ve özgürlük savaşını, milli mücadelesini yansıtan bir pul.

Ama arkadaşlarımız iki cümle fazla yazma zahmetine girerek buna değinme ihtiyacı hissetmemişler.

Bunun tek bir sebebi var;

Gazetecilikten uzaklaşmak!

Hacı sahnede pulu verirken kendisine anlattıklarımı haberi yazan arkadaşa anlatmamış.

Haberi yazan arkadaş da yahu şunu bir sorup soruşturayım da haber biraz zengin olsun dememiş.

Büyük anlamı olan bu pul gazeteci ilgisizliğinden dolayı sonuçta maalesef sanki basit ve sıradan bir pulmuş gibi, çiçek böcek puluymuş gibi bir muameleye maruz kaldı.

HEM YAZAR HEM OKUR OLMAK LAZIM

 Ben gazeteciyim ama aynı zamanda gazete okuruyum.

Her gün mutlaka bir ulusal gazete alırım.

Yerel gazeteleri de boş bırakmam, fırsat buldukça onları da takip ederim.

Gazeteleri reklamlarına, kayıp ve cenaze ilanlarına varıncaya kadar okurum.

Gazeteci okuru meraklandırmaz, merakını giderir.

Ben bir okur olarak bu haberi okuduğumda “neden özellikle Ukrayna pulu, ne özelliği var ki” diye düşünürüm.

Haberde en az bir iki cümle ile bunu görmek, bilgilenmek isterim.

Mesela bir cinayet haberinde ölenin de öldürenin de yaşını, medeni halini, mesleğini, cinayetin nedenini ve daha pek çok şeyi bilmek isterim.

Veya trafik kazasında ya da başka bir haberde…

Haberde ne kadar çok bilgi olursa, ayrıntı olursa, köşe yazısında ne kadar çok bilgi ve fikir olursa o kadar iyi, zengin ve dikkat çekici olur, okunur olur.

Empati yapıp kendini okurun yerine koyabilen, ben okur olsam haberden veya köşe yazısından ne beklerim diye düşünebilen, yazdığı yazıyı önce kendine beğendirebilen ve sadece yazan değil aynı zamanda okuyan, okuyabilen gazeteci olursak, olabilirsek sorun çözülmüş olur.

MEMUR ZİHNİYETİ

 Meseleyi Bartın özelinde ele alırsak; özellikle günlük gazetelerin kendilerini okutmak gibi bir dertleri olmadığı anlaşılıyor.

Sorun sadece haberi zenginleştirmekle ilgili değil.

Ve sadece bu pul olayı değil gazetecilikten uzaklaştığımızı gösteren.

Açın bakın, arkadaşlarımız Türkçe konusunda da zayıflar, ayrıca çok da ehli keyfler.

Haberi difrize koymak, bekletmek gibi garip bir huyları var.

Belediye Başkanı Cemal Akın’ın ölümden döndüğü trafik kazasını, yeni Valimizin basınla ilk buluşmasını dahi ertesi günkü sayılarında değil de bir sonraki gün verdiler.

Daha saydırmayın şimdi bana.

Hacı Bulut sahibi olduğu gazetede kendi haberini bile bir gün gecikmeli verebildi.

Bir de pazartesinin gazetesini cumadan yapıp hafta sonu yaşanan bütün olayları görmezden-duymazdan gelenler var ki bu da tam bir fecaat.

Pek çoklarında memur zihniyeti var.

Gazete çıksın da nasıl çıkarsa çıksın, saat 17.00 – 17.30 olsa da bir an önce gitsem düşüncesindeler.

Okuma alışkanlığı-kültürü zayıf-düşük olan bir toplumda gazeteciler insanları okumaya mı, okumamaya mı teşvik etmeli?

Gazeteciler haberim zengin olsun, düzgün olsun, okura daha çok bilgi vereyim, kendimi okutayım çabasında olmazsa gazeteye zaten soğuk olan insanlar daha da soğurlar ki bu da gazetelerin tirajlarından belli zaten!

ELEŞTİRİ BİTTİ

 Aslında gazetecilik biteli çok oldu.

Bazıları bu mesleği ayakta tutmaya çalışıyor.

Bunlardan biri de Bartın Gazetesi.

Konuşturmayın beni şimdi.

Muhalefete yer vermeye korkan, iktidara bir şey demeyen, diyemeyen, köşe yazısına yer vermeyen, eleştiriden köşe bucak kaçan gazeteler var.

Bu durumda gazetecilikten söz etmek mümkün mü?

Gazeteciler etkili ve yetkili kişileri ve kurumları eleştirmemekle onlara iyilik değil kötülük yapıyorlar.

Hadi bırakın gazeteciliğin doğasında muhaliflik olduğunu.

Kimse dört dörtlük değildir, herkes her şeyi doğru yapamaz, hatasız kul olmaz gerçekliğini de yok sayarak eleştirmediğimiz kişi ve kurumlar her şeyi doğru yaptığını zannedecek.

Dolayısıyla eksiklerini, hatalarını gör(e)mediği için yanlış yapmaya devam edecek.

Eleştirin kardeşim.

Eleştirin ki sorunlar daha çabuk çözülsün ve çözüme katkınız olsun.

Resmi ilanımı keserler, abonemi keserler, reklamımı keserler, selamı sabahı keserler diye çekinecekseniz, korkacaksanız bu işi yapmayın.

Gidin pazarda limon satın daha iyi.

ELEŞTİRMEN İHDAS EDERDİM

 Ben etkili ve yetkili makamda olsam, basında veya etrafımda yapılan eleştirileri dikkate alıp değerlendirmekle yetinmem; ekibimde mutlaka sadece ve sadece beni eleştirmekle görevli bir eleştirmen bulundururdum.

Ona derdim ki; Bak kardeşim benim en iyi yaptığım şeyde bile bir eksiklik, yanlışlık bulup bana söyleyeceksin. Her yaptığım işte eleştirilecek bir yer bulacaksın. Senin görevin bu”

Neden böyle yapardım?

Tabii ki daha iyisini, en iyisini bulmak için.

Gazetecilik de budur aslında.

En iyi olduğu düşünülen bir şeyde bile “şöyle olsaydı daha iyi olmaz mıydı” demektir gazetecilik.

Gazetelerde, gazetecilerde bunu göremediğimiz gibi etkili ve yetkili kişilerin etraflarında da eleştirmen değil bol miktarda dalkavuk, alkışçı, poh-pohçu görüyoruz.

Bakın değerli arkadaşlar bunlar benden size bedava gazetecilik dersleri.

İster dikkate alın değerlendirin, ister gülüp geçin.

Paşa gönlünüz bilir.

KAZA GELİYORUM DİYOR

 Ama dikkate alıp değerlendirmeniz menfaatiniz icabıdır.

Zira böyle gelmiş ama böyle gitmeyecektir.

Nasıl olsa resmi ilanı öyle de alıyoruz böyle de alıyoruz düşüncesini kafanızdan bir an önce atın ve derhal gazeteciliğe yönelin.

Valla ben Basın İlan Kurumu olsam size bu halinizle bırakın resmi ilan vermeyi yağmurlu havada bir bardak su dahi vermem.

Alınmayın, gücenmeyin.

Burada yaptığım eleştiriler, uyarılar, tavsiyeler sizin iyiliğiniz için.

Sadece sizin değil gazeteciliğin ve iyi gazete yapılsa da alsak-okusak diyen okurların da iyiliği için.

Aldığım bilgilere göre denetim işi Ankara’ya geçtikten sonra başlayan geçiş süreci yakında sona erecek.

Nisan ayından itibaren daha ciddi bir denetime hazır olun.

Kendinize çeki düzen verin.

Canınız yanabilir.

Demedi demeyin!

Neler Söylendi?

DİĞER YAZILARI CÜMLETEN GÜNAYDIN! HATADAN DERS ÇIKARMAK! BU KAFAYLA BİZİ DAHA ÇOK SEL ALIR! SEÇİMLE İMTİHAN! LİYAKAT KAZANDI! DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY DEĞİŞİMİN KENDİSİDİR! Nasıl bir belediye istiyoruz? BEN DE ADAYIM! SEL GİDER CAMI KALIR! DİKKAT; KAYGAN ZEMİN! PARTİZANYA! EKMEK Mİ, ASFALT MI? KLL… İÇİMİZ BOŞALDI! MÜFTÜ MÜ SEÇİYORUZ, BELEDİYE BAŞKANI MI? VİZYON BUDUR İŞTE! KOLTUĞU KORUMA YASASI GELECEĞİN MİLLETVEKİLİ BİZİM GASPIRALI SEÇİME GİDERKEN… ASBESTTEN KURTULMALIYIZ! HERKESE EŞİT SU! SUSUZLUĞA DAİR… ARAP SAÇI!.. BAŞIBOŞLUK OLURSA… AYAĞINI DEMOKRASİNE GÖRE UZAT! HATADAN DÖNMEK FAZİLETTİR! 1943’TE İNDİRİM, 2023’TE BİNDİRİM! YAŞASIN CUMHURİYET, YAŞASIN BARTIN GAZETESİ! MÜSTAHAK BİZE! KÖK MAAŞIN KÖKÜ CEHALETLE SAVAŞ YETER Kİ EZAN SUSMASIN! BU KAFAYLA BİZİ DAHA ÇOK SEL ALIR! ADALET MÜLKÜN NERESİNDE? GİDERİN BU HAKSIZLIĞI!!! AL SANA YÜZDE 25 ADALET, BAKAN, TUNÇ, BARTIN MAZBATASIZ VEKİL YÜRÜYÜN BE, KİM TUTAR SİZİ! İSTİKRAR BUYSA… BU İŞTE BİR İŞ VAR OLMAK YA DA OLMAMAK SEN NEYE HAZIRSAN O DA SENİN İÇİN HAZIRDIR ANKARA’YA 2 BİLET DİLE BENDEN NE DİLERSEN NABER SAYIN BAŞKAN? SEN BEN KAVGASI İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN HAYATIMIZ DEPREM ÖMÜR TÖRPÜSÜ Bİ KERECÜK DAHA SEÇİM HEDİYESİ GÜNDÜZ ABİ DE HİDAYETE ERDİ 2022’YE VEDA ŞİİRİ DÜZENLEMENİN DÜZENSİZLİĞİ BU KAFAYLA OLMAZ! BİZİM NEYİMİZ EKSİK? KENDİ DÜŞEN AĞLAMAZ SAĞLIK BEKLEMEZ DAVA ADAMI KALDIRIMLAR YAYALARINDIR! SIRADA AĞIZLARA FERMUAR MI VAR? EPİSTEMOLOJİK BİR YAZI İMECE Mİ DEDİNİZ, HADİ CANIM SİZ DE! YEMEKTE KONUT VAR: AFİYET OLSUN FIRSATÇILIK 99 YILDIR YAZIYOOOOR PARAN KADAR KONUŞ SOKAKTAN BİLDİRİYORUM
Haber Sitemizde Yayınlanan Haber ve Köşe Yazılarının Hukuki Sorumlulukları Kendilerine Aittir