Öyle esnaflar var ki dolarla alakası olmayan ürünleri bile artırdıkça artırarak vatandaşa kazık üstüne kazık atıyor.
Ve de bunu rayından çıkan döviz kurunun üzerine atarak aradan sıyrılmaya çalışıyor.
Bunların yaptığı düpedüz fırsatçılık.
Bunu ne yazık ki yetiştirdiği ürünleri pazara getirip satan köylü vatandaşlarımızda da görüyoruz.
Mesela açılışı 100 liradan yapan ve sonrasında kilogram fiyatı 50 liraya demir atan bamya ne mazot istiyor, ne gübre ne de öyle ahım şahım işçilik.
Dolarla da alakası yok.
Tohumuna bile para vermezsiniz, bir önceki yıldan kurutup kullanabilirsiniz.
Kilogramı 20-25 lira olan taze fasulye de öyle.
Açılışı 50 liradan yapan incirin bile kilogramı düşe düşe ancak 30 liraya düştü.
O da gübre istemez, mazot istemez, işçilik istemez.
Su bile istemez.
Allah’ın inciri işte.
SEL ÖNÜNDEN KÜTÜK KAPMA
Lahana, karnabahar, biber, kabak, domates, salatalık, patlıcan kilogram fiyatı 10-15-20 lira.
Hadi sütü, yoğurdu, yumurtayı, buğdayı, mısırı, arpayı, yulafı, çavdarı, ayçiçeğini anlayabiliriz.
Bunlar mazot ve gübre başta olmak üzere sulamada harcanan elektrik, yem ve işçilik maliyetlerinin aşırı derecede artmasından dolayı çiftçinin belini büküyor.
Bamya, fasulye, incir ve diğer bahçe ürünlerinde maliyet yok denecek kadar az olduğna göre bu fiyatlar neyin nesi?
Eee herşeye zam geliyor, biz de yapıyoruz, öyle mi?
Enflasyon kazanı fokur-fokur kaynıyor, siz de altına habire odun atıyorsunuz.
Sel önünden kütük kapma zihniyeti.
Yazık, günah…
Yapmayın böyle!
BU KAFAYLA BİZİ DAHA ÇOK SEL ALIR
Bartın barajlara rağmen sel tehlikesini lügatından çıkaramadı.
Böylece barajların tek başına seli önleyemeyeceği acı tecrübelerle görülmüş oldu.
Doğa bize bunun mesajını her taşkında veriyor aslında.
Diyor ki;
Irmak ve dere yataklarında, kenarlarında yapılaşma olmaz!
Taşkın sel sınırı haritanızı güncelleyin ve gerçekçi yapın.
Irmak ve derelere yakın yerlerde yapılaşmayı yasaklayın.
Betonlaşmayı durdurun.
Islah çalışmalarına önem verin, yani ırmak ve derelerinizi düzenli temizleyin ve temiz tutun.
Suya akacak, toprakla buluşacak geniş yerler açın.
Altyapınızı da üstyapınızı da bugüne kadar görülmemiş en şiddetli yağışa göre düzenleyin.
DAVETİYE ÇIKARIYORUZ
Ama biz bunların tam tersini yaptığımız için sele, felakete davetiye çıkarıyoruz, ondan sonra da dövünüp duruyoruz.
Sel olması için illa ırmak ve derelerin taşması gerekmiyor.
Öncelikle altyapınız mutlaka ama mutlaka yeterli olmalı.
Selllerin en büyük sebeplerinden biri altyapısızlığı doğuran çarpık yapılaşmadır, düzensiz şehirleşmedir.
Bartın’ın halini görüyoruz.
10 tane 20 tane, istediğiniz kadar baraj yapın yine olmaz.
Sele sebep olan ve zararı artıran faktörler belli.
Yapılması gerekenler de belli.
Bu kafayla gidersek sizi-bizi-herkesi daha çok sel alır.
Kısa sürede iki sel birden gören Vali hanım da daha çok çizme giyer.
IRMAK KENARLARI
Bartın Belediyesi bu yazı oldukça hareketli geçirdi.
Maşallah… Etkinlikler birbirini kovaladı.
Haziranda Çevre Şöleni ve konserlerle başlayan etkinliklerden bazıları şöyleydi
Zafer Bayramı’nda konser.
İnkumu’nda festival ve konserler.
Sünnet Şöleni.
Köypark açılışı.
Çok sayıda ressam ve akademisyenin katılımıyla Resim ve Sanat Çalıştay’ı
Sırada yakında açılacak Kültür Sanat Merkezi ile Kitap Fuarı var.
Kimse bunlara hayır demez, diyemez.
Bunlar olmalı, hatta daha fazlası yapılmalı.
Ama bunlar yapılırken diğer hizmetler ihmal edilmemeli.
Bakın altyapı yıllardır bar-bar-bar bağırıyor, beni yenileyin diye.
Irmak kenarındaki yürüyüş yolu bazı bölümlerde yola akan kanalizasyondan, pis kokudan geçilmiyor.
YÜRÜYEMEME YOLU
Yürüyüş yolu ayrıca yine birçok yerde bozuk ve aylardır yapılmayı bekliyor.
Kısa bir süre önce de günlerce karanlıkta kaldıktan sonra aydınlatmalar ancak yapılmıştı.
Yabani otlar da zaman zaman mesele oluyor, geç biçiliyor.
Burası Bartın’ın ilk ve tek yürüyüş yolu.
Özen gösterilmeyi hak etmiyor mu?
Çalıştay’a gelen ressamlar, akademisyenler, konserlere gelen sanatçılar ve diğer konuklar ırmak kenarındaki yürüyüş yolunu iyi ki gezmek istemedi.
Maskara olurduk, sosyeteye rezil olurduk.
Hani ırmağı kanalizasyondan kurtarmıştık?
Kurtarılmış hali buysa, ben de o zaman Vatikan’daki Papa’yım be kardeşim!
FAZLA KAYNAK GÖZ ÇIKARMAZ
Projeleri 100 sene 200 sene hatta 300 sene ileriye dönük planlamak gibi bir alışkanlığımız olmadığı için nüfusu artan ve büyüyen Bartın’a eski kanalizasyon sistemi artık cevap vermiyor.
Sistem yenilenmediği sürece her gün vidanjörü ve ekipleri elde hortum, kazma kürek bir sokakta, caddede çalışırken görmeye devam ederiz.
Aynı şekilde kavşak suyu ve Ulupınar suyu isale hatlarının da yenilenmesi gerekiyor.
Daha da önemlisi; acil olarak yeni bir alternatif suya ihtiyaç var.
Yoksa her arızada ve deplasede yüksek kesimler günlerce susuz kalmaya devam eder.
Önceliğimiz alternatif su, hatların yenilenmesi ve ayrıca altyapının da üstyapının da şiddetli yağışlara uygun ve dayanıklı hale getirilmesi olmalıyken, bunların yerine yollar, parklar ve konserler yapıyorsak, makyajla uğraşıyorsak, yama yaparak sorunları çözmeye çalışıyorsak gelecek nesiller için mi yoksa gelecek seçimler için mi çalışmış oluruz?
KİŞİ BAŞINA DÜŞEN GELİR
İnsan bazen duyduklarına inanamıyor.
Kişi başına düşen milli gelirimiz 9 bin 500 liraymış.
3 bin 500 lira alan bir emeklinin ayda eline geçen para bugünkü kur ile 200 dolar civarında, yılda eline geçen para 2 bin 400 dolar.
Kişinin aylık maaşı en az 14 bin lira (800 dolar) olması lazım ki bu rakama ulaşabilsin, payına yılda 9 bin 500 dolar düşebilsin.
Ağustos ayı rakamlarına göre açlık sınırı 6 bin 890 lira, yoksulluk sınırı 22 bin 442 lira.
Asgari ücretli ve 14 milyon emeklinin neredeyse tamamı yoksulluk sınırını burakın aşmayı yanına bile yaklaşamazken açlık sınırını geçebilen emekli sayısı da ancak yarıya biraz yakındır.
Buradan soruyorum;
Neredeymş bu 9 bin 500 dolar?
Hangi kişinin başına böyle bir para düşüyor?
ÜFFFF… RAKAMLARA BAK BE
Kişi başına düşen milli geliriniz 9 bin 500 dolar dediler. .
TÜİK’e göre enflasyon ağustosta yüzde 1,46 artarken, yıllık yüzde 80,21 oldu.
Türkiye ekonomisinin 2022 yılı ikinci çeyrek büyüme rakamları da TÜİK'in verilerine göre büyüme yüzde 7,6 olarak gerçekleşti.
Yine şu bizim meşhur İstatistik Kurumumuzun verilerine göre, işsizlik temmuz ayında yüzde 10,1 olarak gerçekleşti. Ülke genelinde işsiz sayısı 3,4 milyon olarak belirlendi.
Tarım Kredi Marketleri ucuzluk yaptı, indirimler yüzde 30 olarak açıklandı.
Aslı yok yaylasında 1500 koyunum var.
Bu da benim açıklamam!
AH ŞU BAĞIMLILIK
Ülkeler arası ilişkiler, dostluklar karşılıklı menfaate dayanır.
Yani kimse kimsenin kaşının karasına gözünün elâsına bir şey yapmaz, hatır gönül geçmez.
Bu tür naylon dostluklar bir kıvılcıma bakar.
Nasıl ki Rus uçağını sınırımızı ihlal etti diye düşürdük, hemen akabinde çok ağır yaptırımlarla ve düşmanca söylemlerle karşılaştık.
Bakın şimdi aynı şeyi Avrupa yaşıyor.
Ukrayna savaşından dolayı kendisine uygulanan ağır yaptırımlara Avrupa’nın gazını keserek cevap veren Rusya’nın hamlesi birçok ülkede yaklaşan kış öncesi büyük sıkıntı yarattı.
Buradan çıkarılacak ders, kendi göbeğini kendin keseceksin kardeşim.
Hiçbir şeyde, özellikle tahılda ve enerjide dışa bağımlı olmayacaksın.
KIŞ UYKUSU
Olursan, çeşitli kaygılarla hareket edersin ve denge politikası izliyorum deyip bir kenarda oturup olan biteni seyretmek zorunda kalırsın.
Öyle yapmayıp senin başka bir ülkenin toprağında ne işin var, yaptığın işgale ve katliama göz yumamam deyip Rusya’ya tavır koyarsan Avrupa gibi bu kışı gazsız geçirirsin.
Hadi bakalım gel de çık işin içinden.
Ayılar soğuk kış aylarına girmeden önce iyice beslenip 5-7 ay boyunca kış uykusuna yatarlar ya galiba en iyi çözüm bu.
Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.
İyi uykular Avrupa.
AŞIRMACILAR
İnternet ortamında bilgiye, fikre, düşünceye ulaşmak çok kolay olunca hırsızlıklar da kolaylaştı ve arttı.
Bazı sosyal medya paylaşımlarında ve yine bazı köşe yazılarında bunların izine hemen rastlıyorsunuz.
Başkasının yazısnı alıp isim vermeden veya en azından alıntıdır bile demeden sayfasında ya da köşesinde kullanan o kadar çok kişi var ki vallahi ben bunları yakalamaktan bıktım.
Kendisine “vay be ne güzel beylik laf etmiş” dedirtmeyi ve sağa sola hava atmayı seven bu arkadaşlara tavsiyem şudur;
El atına binen tez iner kardeşim.
Bunu bu yazmamıştır deyip şüphelendiğiniiz yazılardan bir cümle alıyorsunuz Google’ye soruyorsunuz, o size anında bu yazının kime ait olduğunu söylüyor.
Bu Gogle kamera gibi bir şey.
Her yerde kamera var ve bir olaya karıştığınızda hemen yakayı ele veriyorsunuz ya Google’de fikir hırsızlarını yakalıyor.
Bunlar çalışmadan para kazanmayı seven insanlar gibi.
Fikir üretmeden hazır üretilmiş fikirlerin üzerine konuyorlar.
Ohhh ne güzel…
Armut piş, ağzıma düş.
Yapmayın baylar, bayanlar, merdivenden kayanlar.
Başkalarının fikirlerini kendinizinmiş gibi göstermeyin.
Ayıp oluyor valla!
VELA HAVLE
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, "Yeni sosyal konutlarımızı 81 ilimizde ve ilçelerimizde vatandaşlarımıza kazandırıyor olacağız. Gençlerimiz, emeklilerimiz, şehit ve gazi ailelerimiz, asgari ücretli vatandaşlarımız aldıkları maaşla ev alabilecekler" dedi. (Basından)
Bu dediğiniz kesimler karnını zor doyuruyor, evi nasıl alacak, hangi parayla alacak Sayın Bakan?
Haaa bedava verirseniz olur tabii.
Neden olmasın!
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, ikide bir kur korumalı hesaplarda şu kadar para oldu, bu kadar para oldu diye açıklama yapıp duruyor.
Buna da şaşmamak elde değil.
Yahu dolardan haberiniz var mı sizin?
Her gün yükseliyor ve şu sıralar 18 lirayı aştı, 19’a gidiyor.
Kur korumalının dolar farkını cebinizden mi veriyorsunuz Sayın Bakan?