Özel Bartın AKTIP Hastanesi Sahibi ve Yönetim Kurulu Başkanı, Kişisel Gelişim Uzmanı Refik Akmaz evlilikte yaşanan sorunların temelinde yatan en önemli sebebin eşlerin birbirini tanımaması, anlamaması olduğunu söyledi. 14.'üncü konferansını 'İnsan evlilik ve aile' konu başlığı altında 'doğru bilinen yanlışlar' alt başlığıyla veren Akmaz kadın ve erkeğin iki zıt kutup olmasından dolayı çatışmasının genetiksel, değişmez, değiştirilemez ama yönetilebilir olduğunu ifade etti.
Çiftlerin birbirinin karakterini bilip ona göre hareket etmesi halinde sorunların asgariye ineceğini belirten Akmaz renk testi ile bunun belirlenebileceğini kaydetti. AKTIP Teknoloji ve Sosyal Bilimler Derneği'nce Belediye Sosyal Tesisleri'nde düzenlenen konferansta konuşan Akmaz mutluluğun formülünün kişilik (karakter) analizinde olduğunu vurguladı.
RENKLERLE İNSANI TANIMA KILAVUZU
Bilimde Albert Aynştayn, edebiyatta Yunus Emre ve kişisel gelişimde de Oğuz Saygın'ın kendisi için rol model olduğunu belirten Refik Akmaz konferanslarının müdavimlerine hocası Oğuz Saygın'ın renklerle insanı tanıma kılavuzu isimli kitabı ve internet yayınlarından konuyla ilgili ayrıntılı bilgi edinebileceklerini söyledi.
Akmaz renklerle kişilik testini anlatırken sarı renkle ilgili şu bilgileri verdi; Girişkendirler. Ayrıntılar üzerinde düşünmezler. Çalışma alanları dağınıktır. Onları toparlayacak birine ihtiyaç duyarlar. Eğlenceli tiplerdir. Her konuda espri yeteneğine sahiptirler. Çocuklukları eğlenceli ve hareketli geçer. Konuşmayı çok severler. Mutluluk ve enerji yayarlar. Hüzünlü ortamları sevmezler. Unutkanlıkları çoktur. Dikkatsizdirler. Diğerlerine göre insanlara daha çabuk inanırlar. Sıkıcı ortamların havasını değiştirmekte ustadırlar. Hazır cevaptırlar. Çocuk ruhludurlar. Her zaman parlak fikirleri vardır. İkna edicidirler. İnsanlarla çabuk kaynaşıp arkadaş olurlar. Çok meraklıdırlar.
MAVİNİN STANDARTLARI YÜKSEKTİR
Refik Akmaz maviyi de şöyle anlattı; Mükemmeliyetçidir. Daima tedbirlidir. Kuralcıdır. Derli toplu ve düzenlidir. Olayların olumsuz yönlerini görüp kaygılanır. Planlı, programlıdır. Detaycıdır. Meraklıdırlar, araştırmaya yöneliktir. Riskleri önceden görür. Ciddi ve ağırbaşlıdır. Standartları yüksektir. Yeteneklidir.
KIRMIZI YÜKSEK ÖZGÜVEN
Akmaz kırmızı hakkında da şöyle dedi; Hep dik durmaya çalışırlar, kimseden yardım istemeyi sevmezler. Kendilerini daima haklı görme eğilimleri vardır. Eleştirilmekten hoşlanmaz ve hiçbir sözün altında kalmazlar. Kararlı, iş bitirici ve sonuç odaklıdırlar. Küçük yaştan itibaren bağımsız hareket etmeye alışıktırlar. Adeta lider doğmuşlardır; aksi bir tarzı benimsemek istemezler. Özgüvenleri yüksektir. Kendi hedeflerini kendileri gerçekleştirmek isterler. İş odaklıdırlar ve iyi organize ederler. Güçlü istekleri vardır ve asla vazgeçmezler.
YEŞİL ARABULUCUDUR
Akmaz yeşili de şu sözlerle tarif etti; İnce ve düşündürücü espri anlayışına sahiptirler. Çok rahattırlar. Kendileriyle barışıktırlar. Diğer karakterlere nazaran soğukkanlıdırlar. Çatışmadan çok çekinirler. Bir an evvel işlerini bitirip dinlenmek isterler. Doğal arabulucudurlar. Hallerinden hep memnun olurlar. Çok sabırlıdırlar. İçlerinde bir fırtına koparken dışarıdan sakin görünebilirler. Fazla enerji harcamayı sevmezler. Kimseyi kırmak istemezler.
FARKLILIKLARIMIZ ZENGİNLİĞİMİZDİR
Refik Akmaz şöyle devam etti; Farklılıklarımız çatışma nedeni değil zenginliğimizdir. Bu zenginliği birbirimizi anlamaya çalışarak ortaya çıkarabiliriz. Bunu da baskın özelliklerimizi bilerek yapabiliriz. Renklere göre kendimizi, eşimizi, çocuklarımızı tanıyalım. Akılla, konuşarak, öğrenerek, olumlu yaklaşarak, birbirimizi tanıyarak sorunları çözebiliriz.
EGOLU BİR TOPLUMUZ
Farklı düşüncelerle farklı hareket etmeye korkuyoruz. Egolu bir toplumuz. Egolu büyütülüyoruz. Çocuklara istediklerini hatta istemediklerini de alıyoruz. Çocuklar her şeye kolayca sahip olma alışkanlığıyla büyüyor. İleride olumsuzluklarla karşılaşınca da travma yaşıyor. Gösterişli sünnetler yapıyoruz. Çocuk ta o zamandan 'vay be ben neymişim' diyor. Her fırsatta ego yüklüyoruz.
BAŞARININ YÜZDE 99'U BAŞARISIZLIKTIR
Aynştayn'ın 'başarının yüzde 99'u başarısızlıktır' diye bir sözü var. Bana göre bu oran 80'e 20'dir. İnsan hata yapmaya en müsait varlıktır. Çocuklarımızı yumak gibi sararak büyütmek yerine onların daha küçük yaşlardan itibaren hayatın zorluklarını görmelerini sağlamalıyız. Bir başka yanlışımız da evlilik öncesi bambaşka bir dünya rüya gibi çok güzel bir süreç taraflar birbirine naif, nazik, kibar ama bu süreç daha düğün aşamasında değişmeye başlıyor.
BAŞIM AĞRIYOR
Büyü bozuluyor ve değersizleştirme başlıyor. Evlilik bağı zayıflıyor. Eşler arasında mesafe oluşmaya başlıyor. Evliliğin en önemli nedenlerinden biri ilişkidir. Kadın erkeğin ilişki beklentisini zamanla 'başım ağrıyor' gibi bahanelerle geri çeviriyor. Bir de kadınlar gün içinde ev işlerini yaptıkları eski giysilerle akşam erkekleri karşılıyor. Davranış olumsuzluğuna görüntü olumsuzluğu da ekleniyor. Sonra dışarıya bakmalar başlıyor.
ANNE BABALAR KARIŞMAMALI
Bir de çocuk oluyor olmuyor veya kız oluyor erkek oluyor tartışmaları yaşanıyor. Sonra anne babalar işin içine giriyor ve iş daha da karışıyor. Kızın ailesi kızdan, erkeğin ailesi erkekten tarafa oluyor. Ego devreye girince akıl, akıl devreye girince ego devreden çıkar. Bunu bilirsek karakterlerimizi tanırsak, bilirsek zıt kutupları da egomuzu da yönetebiliriz ve böylece sorunları asgariye indirerek daha mutlu bir hayat sürebiliriz.
Haber/Fotoğraflar; Arif Üçler