https://www.bartinpostasi.net/files/uploads/user/4544.jpg
Barbaros YAMAN

BARTIN’IN GÖZBEBEĞİ ULUYAYLA MERMER OCAKLARINA FEDA EDİLEBİLİR Mİ?

22-10-2019 12:51 65671 kez okundu.

    Bartın ili Ulus ilçesi Uluyayla mevkiinde bir madencilik firması tarafından açılması planlanan 201800011 ruhsat nolu II-b grubu mermer ocağı projesi ile ilgili olarak Bartın Valiliğine proje tanıtım dosyası sunulduğunu öğrendiğimde bir hayli canım sıkıldı. Bartın Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün resmi web sitesine girdiğimde projeye ilişkin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği’nin 16. maddesi kapsamında ÇED sürecinin başlatıldığını ve 13 Eylül 2019 tarihinde ilgililere ve kamuoyuna duyurulduğunu gördüm. En azından “ÇED gerekli değildir” kararı alınmamış diye sevinmeli miydim? ÇED süreci başlatılmış olmakla birlikte biliyordum ki Türkiye’de ÇED uygulamaları 1993’den günümüze ormanlarımız, yaylalarımız, dere ve nehirlerimiz, kısacası doğamız aleyhine sonuçlanan (ÇED olumlu) süreçlerden öteye gidememişti.

     Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verilerine göre son 26 yıldaki 5669 adet ÇED sürecinin sadece 42’sinde (% 0.74) ÇED olumsuz kararı verildiği anlaşılmakta. Yüzde bir (% 1) bile değil, ne büyük rakam! Bu yüzde birle mi çevreyi koruyacaksınız? Uluyayla’da açılması planlanan mermer ocağı için ÇED olumlu kararı çıkarsa Bartın’ın, Ulus’un, Safranbolu, Eflani ve Karabük’ün çocuklarının neler kaybedeceğini düşündüğümde, canım daha da sıkıldı! Birçok kez havasını soluduğum, suyundan içtiğim, elimde kamera eşsiz bitkileri ile göz göze geldiğim endemik Uludağ Göknarı ormanlarının kalbindeki Uluyayla senin hakkında ne planlıyorlar öyle?

    Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün Bartın Biyoçeşitlilik Projesi kapsamında bağrındaki eşsiz bitkilerinle tanışmak üzere meslektaşım Prof. Dr. Zafer KAYA ile birlikte farklı mevsimlerde defalarca seni ziyarete geldiğimizde nasıl da güzel karşılaşmıştın bizi rengârenk çiçeklerinle. Hangisinden başlasam! Karla kaplı çimenlerinde açan boynu bükük Kardelenlerin o kadar güzeldi ki tek başına bu bile yeterliydi sana kıy(a)mamaları için. İlkbaharın başlarında güneş ışığı vurduğunda sapsarı parıldayan endemik Ankara çiğdeminden mi bahsetsem ya da onunla aynı ortamı paylaşan mavi çiçekli çiğdemden mi? Uludağ Göknarı ormanlarının izin verdiği ölçüde kayalık alanlarda yaşam alanı bulan siklamenlerine mi değinsem yoksa kızıla kesmiş şakayıklarına mı? Birkaç hafta önce ÇED sürecine konu olan sahaya çok yakın bir noktada yol kenarında tesadüfen karşılaştığımız endemik Çayırserçebaşı türüne mi anlatsam sıkıntımı, bak seni buradan geçen makinalar ve mermer kamyonları ezecek diye! Yoksa avazım çıktığı kadar bağırsam mı dağlara doğru, bilemedim. Ama bildiğim bilimsel bir gerçek var ve bu gerçeği Türkiye Ormancılar Derneği Bartın Orman Fakültesi Temsilciliği olarak kamuoyuna açıklamak durumundayım:

2016-17 yıllarında Bartın Biyoçeşitlilik Projesi kapsamında ve akabinde Prof. Dr. Zafer KAYA ile birlikte yürüttüğümüz arazi çalışmalarımızda Bartın Florasında tespit ettiğimiz bitki taksonu sayısı 1000’e yaklaşmış durumda.

     Bunlardan 34’ü Bartın ilinin muhtelif habitatlarında yetişen Türkiye’ye endemik türler. Endemik türlerin birçoğu da başta Uluyayla olmak üzere, Gezen Yaylası, Zoni Yaylası ve Ardıç Yaylası gibi çok farklı habitatları barından orman ve yayla ekosistemleri içiresinde yer almakta. Bugünkü bilgilerimize göre Uluyayla’da mermer ocağı açılması düşünülen saha ve nakliye yolu güzergâhında en az üç endemik bitki türü bulunuyor: Abies nordmanniana subsp. bornmuelleriana (Uludağ göknarı) (Şekil 1), Crocus ancyrensis (Ankara çiğdemi) (Şekil 2) ve Centaurea inexpectata (çayırserçebaşı) (Şekil 3). Uluyaylaya Güneyören Köyü mevkiinden çıkarken kayalık alanlarda ayrıca endemik Seseli resinosum (sidikliçaşır) türü de bulunmakta. Üstelik bu tür nadirliği nedeniyle Doğa Koruma ve Milli Parklar Bartın Şube Müdürlüğünce izlenmektedir. Uluyayla ayrıca soğanlı bitki türleri açısından da çok zengin.

     Başta Galanthus elwesii (kardelen) (Şekil 4) olmak üzere Cyclamen coum (yersomunu), Scilla bithynica (boncuksümbül) (Şekil 5), Allium sp. (yabanisoğan) ve Iris sp. (süsen) gibi soğanlı bitkiler Uluyayla florasında bulunmakta. Paeonia peregrina (bocur) (Şekil 6) ve Asphodeline lutea (sarıçiriş) (Şekil 7) Uluyayla’nın gösterişli ve peyzaj değeri bulunan yüzlerce bitki türünden ikisi.

     Her ne kadar mermer ocağı proje tanıtım dosyasında Bartın ili Ulus ilçesi Güneyören köyü mevkii denilse de, koordinatlar incelendiğinde izin talep edilen 20.5 ha’lık sahanın Güneyören Köyü yakınlarında değil, Uluyayla’nın merkezine çok yakın (1.9 km) bir konumda yer aldığı anlaşılmaktadır (Şekil 8). Proje tanıtım dosyasının 72. sayfasında Tablo 43’de hiçbir arazi çalışması yapılmadan yazıldığı anlaşılan bitki listesinde sadece 6 adet türe yer verilerek, endemik bitki bulunmadığı söylenmektedir. Mermer Ocağı Projesinin flora bölümünü hazırlayanların Bakanlığın daha iki yıl önce tamamlanan Bartın İli Biyoçeşitlilik Projesinin sonuçlarından haberleri olmadığı anlaşılmaktadır. Uluyayla’da orman oluşturan 30 metre boyundaki endemik Uludağ Göknarı bile tabloda kendisine yer bulamamış, inanılmaz değil mi?

     Uluyayla gibi hem biyolojik çeşitlilik hem de doğa turizmi açısından son derece önemli olan ve özenle korunması gereken bir ekosistemin mermer ocağı faaliyetlerine konu edilmesi Türkiye’nin imzalayarak taraf olduğu BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, Avrupa Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi (BERN) gibi birçok uluslararası çevre sözleşmesine aykırılık oluşturacaktır. Ayrıca böyle bir faaliyete izin verilmesi toplumun vicdanını da kanatacaktır. Çünkü Uluyayla eşsiz bir yayla ekosistemi olmasının yanısıra, orman, orman içi açıklık, dere ve kayalık alanlar gibi farklı habitatlarında endemik türlerin de yaşadığı, pek çok bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapan bir bölgedir.

İnsanoğlunun uygarlaşma sürecinde ulaştığı en önemli kavramlardan birisi de “doğa koruma” kavramı. Bu kavramı, doğaya ekolojik açıdan bütüncül bakmamızı sağlayan, ekoloji ve bitki coğrafyası gibi çevre ile ilişkili birçok bilim dalının kurucusu, 19. yüzyılın başlarından günümüze değin birçok bilim adamı ve sanatçı kuşağını derinden etkilemiş olan büyük doğa bilimci Alexander von Humboldt’a borçluyuz. 2019 yılı Humboldt’un 250. doğum yıldönümü. Bartın ilinin biyoçeşitlilik ve doğa turizmi açısından en önemli birkaç ekosisteminden birisi olan Uluyayla için alınacak karar, Humboldt’dan 250 yıl sonra doğa koruma yönünden hem ilgili kurumlar hem de yöre halkı için uygarlaşıp uygarlaşmadığımızın bir göstergesi olacak.

İzleyip göreceğiz!

Prof. Dr. Barbaros YAMAN

Türkiye Ormancılar Derneği

Bartın Orman Fakültesi Temsilcisi

 

Neler Söylendi?
Haber Sitemizde Yayınlanan Haber ve Köşe Yazılarının Hukuki Sorumlulukları Kendilerine Aittir